Son günlerde bu cümleyi o kadar duydum ki, sayamadım dear okuyucum!
Kabul ediyrum, ciddi derecede kitap okuma hastalığım var, gerçeği yadsıyamam... Bundan 4 yıl öncesine kadar annem dahil evdeki herkes memnundu ayda 900 sayfa okumamdan... Bir dolu kısa kısa hikâye kitabı alırlardı, yığardım hepsin üst üste, 'kule' derdim onlara... Kitap sayısı çok olsa da sayfaları azdı, en fazla 150 sayfadan oluşan onlarca rengârenk, kuşe kâğıda basılmış 'dünya'. Kim tutabilir ki kendini bu manzara karşısında?
Cetvelle ölçerdim uzunluğunu dünya kulemin... Kitapların isimlerinin yazılı olduğu ciltleri aynı yöne getirirdim, en alttan başlayarak okurdum... Daha o zamandan başlamıştım ünlü yazarları okumaya... Adı duyulmamaış yazarları 6. sınıfa gelene kadar okumadım... Sesli sesli okurdum isimlerini:
"Burun... Gogol! Sihirli Turna Balığı... Şeytan'ın Kırmızı Paltosu... Gogol! Üç Silâhşörler... Alexandre Dumas! Bir... Richard Bach! Şeker Portakalı... Vasconcelos! Oz Büyücüsü... L. Frank Baum!"
En ilginç geleninden başlama gibi bir şansım yoktu, çünkü her biri ilginçti... En üsttekini alırdım, okurdum, okurdum, okurdum... Gözlerim ağrıyınca kitap değiştirirdim... Saatlerce gıkım çıkmadan okurdum... Her kitap bambaşka bir dünyaydı, okumayı öğrendiğim gün öğrenmiştim bunu...
Okumayı anneanneme zorla televizyondaki altyazıları okutarak öğrenmiştim... Öğrendiğimi de annemin TUS kitabını karıştırırken keşfetmiştim... Sonra ilk öğretmenim, kanam,anneannem ana sayıları, toplamayı, çıkarmayı, çarpmayı öğretmiş, ilk yazılarımı yazdırıp saatleri ayırt edebilmemi sağlamıştı...
Yüz kadar öykü kitabım vardı okumayı öğrenmeden önce... okumayı öğrendikten sonra ise katlanarak arttı... En iyi arkadaşlarım kitaplardı benim, her şeyi ama hr şeyi okurdum, yüklediğim oyunların 'readme' dosyalarını dahi...
Ne zaman ayda 3000 sayfayı buldum, herkes şikâyet eder oldu, 'Çok okuyorsun Geveze, yeter artık!' Hiçbirini tınlamadım, kitaplar benim aşkım, hayatım çünkü.
Bu kadar çok okuyunca yaşıma uygun tüm kitapları bitirdim tabii... Annemin kitaplığından Gorki'nin otobiyografi üçlüsünü (Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim), Bach'ın nadidelerini, George Orwell'in dehasını ve daha nicelerini yürüttüm... Haliyle her konuda az çok bildiğim bir iki zımbırtı oldu... Fizik aşkım da bu 'anne kitaplığı'ndan gelmekte zaten...
Şu anda kendi rekorumu kırma çabasındayım, 7000 sayfayı geçmeye çalışıyorum...
Rehberlikçim test çözmemi istiyor...
Babam gençliğini yaşa, bu kadar okuma, diyor...
Annem abarttığımın söylüyor...
Anneannem kitaplarımı saklıyor...
Arkadaşlarım sadece 'Oha...' demekle kalıyor...
Hepsinin fix repliği de belli: Çok okuyorsun Geveze, çok!
Rehberlikçim bilmiyor ki, ben tüm test kitaplarımı bitirmek üzereyim...
Babam bilmiyor ki, kırdığım cevizlerin sayısı bini aştı, dershanenin yaramaz öğrencisi, takımımın ekşın görl'ü, okulun herkesi tanıyan ükelası olduğumu...
Annem bilmiyor ki, okuduklarımın deryadaki damla olduğunu...
Anneannem bilmiyor ki, hepsini bulduğumu...
Arkadaşlarım bilmiyor ki, 'Oha...' duruma uygun tümce değil...
Hepsinin bildiği belli: Çok okuyorsun Geveze, çok!
Sosyal projesi olarak TABU yaptım... Her üniteden yirmi-yirmi beş sözcük çıkarttım... Bilimleilgili olan ünitede Rönesans sanatçısı diye Albrecht Dürer de listemdeydi... Sosyalci kelimelere bakarken şaşırdı... Albrecht Dürer'i bilmiyordu... Madenci bir aileden gelen, abisi ile kura çekerek hangisinin sanat okuluna gideceğine karar veren, mezun olduktan sonra verdiği partide abisinin ellerinin madende onun okul parası için çalışırken defalarca kırıldığını, değil kalem, bir kadehi bile zor tuttuğunu öğrenip de meşhur tablosu 'Prying Hands'i, yani abisinin ellerini çizn Albrecht Dürer'i... Şaşırdım, altyazı geçtim... Sonuç aynı:
Çok okuyorsun Geveze, çok!
Bilmiyorum, çok mu okuyorum acaba? Yoksa ülkemizde kitap okuyan kesimin nüfusa oranı %0.01 olduğundan mı çok göze batmaktayım? Kararsızım...
8 yorum:
gir benim bloga birşeyler öner o zaman geveze !
hay hay efenim :)) geliyorum, yorumlara çiziktirivereyim :))
canım ya bir kez daha hayranım sana:):):)
kızım 13 aylık ve 13 kitabı var :)
benim yaptıklarım harıc:)
umarım odada senın gıbı coook okuyorsun asya dıyecegım gunler gelır:)
senı sevıyorum geveze oku oku oku
diyecegım ben herkesın aksıne :)
asyaselda; teşekkür ederim :)) okuma aşkı gerçekten muhteşem bir şey... tatmayan bilemez, ve dilerim kızın bu konuda beni geçer ;))
çok çok öp onu benim yerime, ve sözünü dinleyeceğimden emin ol, okuyorum, okuyorum, okuyorum :))
Ben de kitap okumayı çok seviyorum ama kitapçıya gittiğimde hep tereddüt içinde kalıyorum, onu mu alsam bunu mu. Kitapçıya danışsam yaşımdan veya dış görünüşümden dolayı kitapçı bana hep çiçekli böcekli kitaplar tavsiye ediyor :D
Bu kadar niye anlattım bilemiyorum, ama diyorum ki biraz bana da kitap önerir misin? :))
eeehm. zor bi soru oldu bu. j.d. salinger'ı tanır mısın bilmiyorum, ama tanışmalısın. 9 Öykü'sü çok güzel.
goerge orwell'in hayvan çiftliği ve 1984'ü ayrı ayrı çok enteresanlar. benim tavsiyem önce hayvan çiftliği'ni okuman yönünde :))
bir de steinbeck'in yukarı mahalle'siyle fareler ve insanlar'ı mitiş. öyle böyle değil yani :))
bunlar geldi aklıma şimdi, daha da istersen mail neyin atabilirsin ;))
teşekkür ederim :)
ne demek canım, her zaman ;))
Yorum Gönder