İroni Budur Genç Adam

Size bir masal anlatmak isterdim bu konuyla ilgili ama ne ben masal anlatmayı bilirim ne de siz yorganı tepesinden aşırmış minik çocuklarsınız.

inci sözlük nedir ne değildir hepinizin aşağı yukarı bir fikri vardır elbet. -olmayan google'de aratır, üşenirse bi brutal vokal patlatır.-

Samimiler mi, saçmalıyorlar mı, anarşistler mi, beyinleri mi sulanmış, bir davaları mı var yoksa bir avuç vandal mı siz karar verin. Bugünlük sadece bir link verip gideceğim..

İlk üç maddeyi sabırla okuyun demeyeceğim zira benim okurum bana bile katlanıyorsa o üç maddeyi havada karada okur. Sadece sonraki entry'lere de bir göz atıverin..
linklinklinklinkinparklinklinklink.


Alter egom Peter Pan olsa da belki bi gün masalcı nine olurum. Keyfimin güzel olduğu bi gün..

Tivit Tivit

-Twitter'lı hesabım olacağına Twitter'lı yazım olsun istedim. Maddeli neyin.

-Geveze'nin geleneksel salyalı sümüklü kış gribi tüm dünyada coşkuyla kutlanıyor.

-Önce el bileğim sonra ayak bileğim. Yemin ediyorum bu bir sabotaj, bi insan bu kadar da voleybol özürlü olamaz.

-Aldous Huxley ne hoş bir isim. Söyledikçe söyleyesim geliyor.

-Serdar Ortaç aksanıyla Billie Jean söyleyip kendi kendime halay çekiyorum. Evet, Fransızca çalışmamak için kendine meşgale bulma konusunda bu denli aşmış bir insanım.

-Saatlerce kitap okumak, öyle bir okumak ki gözlerinin akı değil alı olması, parmakların sayfa çevirmekten aşınması, dünyayı Times New Roman görmek. Sonra da düşünmek: 'Ben niye flu görüyorum? Aslında ne zamandır doğru düzgün meyve yemiyorum, sanırım vitaminsizlikten. Evet evet, kesin vitaminsizlik abi, ya ne olacağıdı?!'

-Odamın pencerelerinden biri tarla manzaralı. Sahibi ve atı düzenli olarak bakımını ve çapasını yapıyor. Onlar ufukta göründü mü ben de makinemi elime alıp hastalıklı bir biçimde röntgencilik yapıyorum. Fakat farkıma vardıkları gün olacaklar beni korkutuyor.

-An itibariyle kafamda dolanan kelimeler: Terebentin, Pfizer, Memphis. Aralarındaki anlam bağını çözen Chuck Norris'e komşu olacak diyollaa.

-Üçüncü defa başladığım 1000lik Galata Kulesi puzzle'ı bu sefer bitecek, kararlıyım.

-Matematikten 92 alan Geveze sevinçten klavye sehpasını düşürdü. Allah hepimizi Palme D'Or alan Geveze'nin sevincinden korusun..

-Bir kâtip tarafından kopyalanmış bir Osmanlıca kitap bulmak bu kadar zor olmamalı dear okur..

-Mısırlılar kadar işgüzar bir millet görmedim. Halka hanedan malı toprağı üleştirmek için geometriyi icat etmek kadar büyük bir işgüzarlık yok dünyada yahu, yok işte..

-2010'dan nefret etmek için 2 yazar:
*J. D. Salinger
*José Saramago
2010'dan daha çok nefret etmek için 3 Fransız:
*Éric Rohmer
*Claude Chabrol
*Jean Ferrat
Sevdiğim adamlar niçin benimle tanışmadan ölüyor?

Oturduğum Yerden Fevkalade Konuşurum Aslında

Merhaba okur. Lise iğrenç bir şey. Devlet lisesi, hakikaten iğrenç bir şey. Ya da iğrenç olan benim, senelerdir sözlü notu kaygısı çekmediğim için, bilmiyorum. Aslına bakarsan şu sıralar ne bilip ne bilmediğimden de fevkalade şüpheliyim.

Fizik yazılılarından birinden 97 birinden 65 alarak tarihe geçmeyi bile planladım. Kendimi salak gibi hissediyorum zira şimdiye kadar hep zorla çalıştırıldım; şimdiyse insanlar benden kendi kendime düzenli olarak çalışmamı bekliyor. Çok beklerler, ben şimdiye kadar hiçbir şeyi düzenli yapmadım.

2000 küsur kişilik okulda var olmak için savaş vermen gerekiyor, kimse bir birey olduğun için seninle ilgilenmiyor. Sıradansan sıradan kal. İçinde ne tuttuğunla kimse ilgilenmiyor sen açana kadar.

Halbuki ben şimdiye dek hep şımartıldım, hep rehberlikçilerle koşuşturdum. Bana planlar yaptılar çalışmam için, bana testler verdiler çözmem için, bana yüksek notlar verdiler okulun reklamını yapmam için, bana lokma verdiler çiğnemeden yutmam için.

Bir de, benimle gerçekten ilgilendiler. Ne sevdiğimi, ne sevmediğimi, ne giydiğimi, ne düşündüğümü, ne yediğimi, ne okuduğumu, ne izlediğimi hep bildiler. Bunu belki maaş kaygısı için yaptılar, belki de gerçek meslek aşkından dolayı. Ama yine de kendimi değerli hissetmeme yaradılar. Bana bir şey öğretirken onlar da bir şey öğrendiler.İsterseniz şımarık olarak addedin beni, ama ben orada değerli olduğumu hissediyordum.

Devlet okulunda eğitim görmek ise her an yeni bir şaşkınlık -hadi canım.. her gün yerleri silmiyorlar mı? tahtayı da mı ıslak bezle temizlemiyorlar? biz gidince sınıfla ilgilenmiyorlar yani? ara karne de vermiyorlar.. sene başında akademik takvim oluşturulmuyor mu? her hafta 2 saat kulüp çalışması da yok diyorsun yani.. okuldan sonra etüt yoksa ödevleri nasıl yapacağız?-, her dakika öğrenme ve var olma telaşesi demek. Zira hiçbir öğretmen sen öğren diye kendini paralamıyor, öğrenirsen öğrenirsin; bu kadar. Hiçbir ayrıcalığın yok, sözlüler her zaman 100 gelmez.

Halktan birisin sadece, Katalanca bilsen, Rembrandt manyağı olsan, Mika Kaurismaki filmlerinin her karesini ezberlemiş olsan da aynı kişisin, Black Eyed Peas fanboy'u olsan, vulevukuşeavekmuğa diyebilecek kadar mükemmel Fransızcan olsa da, ömründe bir roman, bir şiir kitabı bitirmemiş olsan da, Vivaldi ile Bach'ı ayırt edemiyor olsan da aynı kişisin tamam mı, aynı kişi: sadece bir öğrenci.



Zaman zaman kendimi salak hissediyorum. Senelerim bir fanusun içinde geçmiş, burnum kalkmış. Şu anda da geri zekalı gibiyim, çalışmayı, derse girmeyi, not tutmayı, var olmayı yeniden öğreniyorum. Oturduğum yerden 'Eğitim devletin tekelinde olmalı bencağ. Ben devlet lisesine gidicağm.' demek pek de kolaymış, aldım boyumun ölçüsünü, hoop 1.57.

Saçmaladım ve gidiyorum, kendimi de hakikaten alık hissediyorum. Kendine iyi bak, ağzım yüzüm çikolatalıyken öpüyorum ki Chokella reklamındaki gibi olasın dear okur, çok eğlen çok mutlu ol..
xo xo, koca kafalı gevezeee

Geveze Bi Espri Yapar ve Yedi Düvele Anlatır

Bir lise anısıyla daha karşındayım dear okur.


Mekan: Okul
Zaman: İngilizce dersi, herkesin beyninin sulandığı vakitler. Love/hate ile cümle kuruyoruz.
Kişiler: Sınıftakiler işte yahu.

Ve Olay..
Kitapta jazz, pop, arabesque gibi müzik türleri var ve sevip sevmediklerimizi nedenleriyle söylüyoruz. İçerisi haddinden fazla sıcak olduğu için, bir de benim arabesk nutuğum öğretmen ile aramızda bir diyaloga dönüştüğü için millet uyumaya başladı.
-*I am embarassed because of Turkish people's arabesque yavşakliiik.
^Ehihh. Why, Geveze?
*I play piano, they should listen to me. I am cool and complex. I am an artist.. I want to be a popular hero. I am teenage. I am the Feazıl... I should stop making silly jokes, you know, people have aims, future plans and hopes. Arabesque is kind of murder for them.. Imm, soul destroying. Ehihirihi..-

Derken o an geldi, pek sevgili sınıf arkadaşım dedi ki,
-I hate Turkish pop. All the songs are the same.
Ve ben üstad Serdar Ortaç'ı yâd ettim:
-Topu topu yedi tane nota var, kaç farklı beste yapılabilir ki?

Sonra bi 20 saniye kadar güldük ve derse devam ettik. -gönül isterdi ki şuraya 'gülmekten derse devam edemedik..' yazayım.. ama bi 'hapşuuuaa' sesine bile gülsek de yok öyle bi dünya.-
-bu kadar girizgâh, bu kadar basit bi diyalog içindi, evet. öyle de ballandırırım.-

Hayvana Geri Dönüş

Daha önce de 12321432 defa söylediğim gibi ben bir edebiyat obeziyim. Damak tadım fena değil ama kötü bir eseri bile okuyabilirim, zira hata avlamak hoşuma gidiyor. -öyle de bir manyağım.-

Okuduğum kadar da not tutarım, defter defter kitap notum var kimselere açmadığım. Ama geçen gün dedim, devletin arşivleri açmamasına bozuğum, onlara örnek olma adına kendi arşivlerimi açayım. Bu sözgelimi arşiv açma işine de Kafka'cığımdan başlamak istedim.
Labirent fetişi olsun, Nietzche sevgisi olsun, abartı ve kargaşa sempatisi olsun yakın buluyorum kendime. Ha, tabii ki bir Kafka olamam, o ayrı.

Ve son olarak dear okur, istersen buradan Mösyö Kafka'nın aforizmalarına dabakabilirsin.

-bu not aslında kitabın orijinalinden bir metin ama tanıtım amaçlı yazıyorum, sanırım telif problemi yaşamam.-



Kafka'nın Gustav Janouch'la konuşmalarından
(1920-23)

İngilizce kitabı ceketin cebinden çıkardım, Kafka'nın önüne, yatağın üstüne bıraktım (...) Ona Garnett'in kitabının* Dönüşüm'ün yöntemini kopya ettiğini söylediğimde, dudaklarında yorgun bir gülümseme belirdi ve kabul etmediğini belirten küçük bir el hareketiyle, şöyle dedi: "Hayır! Yöntemi benden almadı. Bu yöntemin kaynağı, içinde yaşadığımız zaman. İkimiz de zamandan kopya ettik. Hayvan bize insandan daha yakın. Parmaklık, burada. Hayvanla yakınlık kurmak, insanlarla kurmaktan daha kolay."
(...)
Ondan sonraki hafta Kafka büroda yoktu. Ona ancak on veya on dört gün sonra yeniden eve dönerken eşlik edebildim. Kitabı bana vererek şöyle dedi: "Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin bir ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var."
Kafka'nın düşüncelerini geliştirdim: "Büyük Fransız Devrimi'nden önceki gibi bir akım. O zaman, doğaya dönelim, deniliyordu."
"Evet!" diye başını salladı Kafka. "Ama bugün daha ileri gidiliyor. Yalnız söylenmiyor - ama yapılıyor da. Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay. Herkes sürüye katıldığından ötürü güvenlik içerisinde, kentlerin yollarından geçip işe, yemliklerin başına ve eğlenceye gidiyor. Tıpkı büroda olduğu gibi, sınırları iyice çizilmiş bir yaşam. Böylesi bir yaşamda mucizeler değil, yalnızca kurallar var. Özgürlükten ve sorumluluktan korkuluyor. O nedenle insanlar, kendi yaptıkları parmaklıkların ardında boğulmayı yeğliyorlar."


Franz Kafka, Dönüşüm(Die Verwandlung), Can Yayınları -syf. 98, 99
Almanca aslından çeviren: Ahmet Cemal.
(ve dahi 19. baskıdan alıntılandı.)
ISBN 978-975-510-021-0

-Bir gün Almanca öğrenmek istersem Kafka, Nietzche ve Marx okumak için değil de ne içindir yahu!
*Kafka'nın parmaklıkları ne olabilir acaba? Despot babası? Belki de hukuk? Kurumlar olabilir belki de, Milena Jesenka düşünüldüğünde.. Belki de ahlak.. Ya da kim bilir, koskoca toplum Kafka için koskoca bir parmaklıktır.
Bu adamın beni saçmalamaya itmesini seviyorum, notumu okuma şerefine nail olan kişi..


Notlarımın detaycılığı korkutucu :))

Fularımı Getirin, Sandalyeden Düşeceğim

Lütfen bana bu kafada insanlar getirin. Birlikte takılalım, hayatım güllük gülistanlık olsun istiyorum yahu. Huhu. Hahaha. -ve kendimi tutamadım. ahah, güldükçe de gülesim geliyor.-


Selena Gomez, Justin Bieber ile Karayipler’de bir yatta(1) çok samimi(2) görüntüler vermesi üzerine Bieber hayranlarından binlerce(3) ölüm tehditleri aldı.

18 yaşındaki Disney yıldızı ile Justin Bieber arasında romantik bir ilişki olduğuna dair dedikodular bir süredir basında yer almaktaydı.

Selena’nın Twitter hesabına gelen tehdit mesajlardan bzıları(4) şu şekilde;
- @selenagomez Eğer jsutin(4) ile birlikteysen seni öldüreceğim. Senden nefret ediyorum.
- @selenagomez Seni öldüreceğim. Yemin ediyorum!!!!(5)”

İzninle dear okur, haberi analiz edeceğim.

1. Karayiplerde bir yatta: Nasıl kıskandım anlatamam. Düşününce, sayın Justin Bieber ile aynı müzikal yeteneğe sahibiz. Hatta ben kemanımla döverim bile. Ve yine sayın Justin Bieber ile aynı sese sahibiz: Tiz küçük kız sesi.
Ama o Karayipler'de yatta, ben de BAL'da sınavda. Heyhat!

2. Çok samimi: Bu magazinci jargonunu hakikaten çok seviyorum.
Neye göre çok samimi, kime göre çok samimi? El ele mi görüntülenmişler, yoksa sadece kadraja sığacak kadar mı yakınmışlar? -fona 'beybi beybi beybi uuu layk' verir misiniz rejicim?-

3. Binlerce: Kutuplardaki buzullar eriyor deseniz, tarih kitapları yalanlarla dolu deseniz, göktaşı düşmüş el ele verek de kaldırıverek deseniz, CERN'de bilim adamı kadrosunda boşluk varmış, hadi gidelim deseniz yüzlerce genç kız toplayamazsınız. Ama BİNLER Justin dedik geldiler, Bieber dememizi bile beklemediler. -merak ediyorum, bu binden kaçı BİEBER kaçı BIEBER yazıyor acaba?-

4.bzıları & jsutin: Evet, haber kaynağında aynen böyle yazıyordu. Bunun üzerine Magazinciler İçin Dilbilgisi 101 adlı bir kitap yazma kararı aldım. Daha basılmadan 50.000 sipariş aldık ve bunu bir seri haline getirmeye karar verdik: Twitter Kullanan Medyatikler -burada celebrity yazmamak için kırk takla attım- İçin Dilbilgisi 101: Takipçilerinizin Sizden Nefret Etmemesi İçin

5. Yemin ediyorum!!!: Bu kız hakikaten ciddi. Peki biz ne diyoruz dear okur, hep birlikte:
-Şimdi sakin ol ve elindeki klavyeyi yavaşca yere bırak.


Ben biyoloji çalışmaya giderken sen çok çok eğlen dear okurcum. Ve unutmadan, iyi seneler :)