Kübler-Ross Modeli

Çok uzun zamandır bayaa gideri olduğunu düşündüğüm, turkuaz gözlü vatandaş (a.k.a. Mr. Mystery) Star Wars hakkında der ki...
"yha ben onları pek sevmiormda."

 Sonrasında kederin kara perdeleri matem tutan Geveze için Elizabeth Kübler-Ross tarafından açılır...

1. İnkâr
"Yok canıım, Mr. Mystery öyle demedi yaa, yanlış okudum ben. Uykusuzluktan filan da dikkatim acayip dağınık zaten. Gözüm kaydı yanlış okudum, numaram da ilerledi gibi hissediyoruö çünkü. MR. MYSTERY ÖYLE DEMEDİ TAAM MIAAAA!!!1!"

2. Öfke
"EMBESİL HERİF NASIL DERSİN SEN BUNU OOLUM YAA!! O KADAR GİDERİ OLAN Bİ İNSAN STAR WARS HAKKINDA İLERİ GERİ KONUŞAMAZ. ÖYLE APTAL SAPTAL DA MESAJ YAZAMAZ. GİDERİN VAR DİYE İSTEDİĞİNİ YAPABİLECEĞİNİ Mİ SANIYORSUN ANLAMIYORUM. MAL. NEANDERTHAL KILIKLI ŞEY. STAR WARS'A BİR ŞEY SÖYLEMEDEN ÖNCE DÜŞÜNÜP TARTMAN LAZIM TAMAM MI. SENİ VAR YA BEN ÇOK PİS YAPARIM HA."

3. Pazarlık
"Olaya iyi tarafından bakarsak Nickelodeon'un Clone Wars mallığını da sevmiyordur.
Bağlacı bitişik yazmış ama belki de telefonunun boşluk tuşu takıldı o da farkına varmadı. Evet evet aynen böyle oldu. Hatta var ya y tuşu da takılıyor arada, ikisi aynı mesaja denk gelmiş. Ve dahi y tuşu takılıyor diye mesajın başında çok sert bastı, eli kaydı h tuşuna da bastı; yha oldu. Aceleden de ne yazdığını kontrol edemedi, bu haliyle yollayıverdi. Sonra pişman olmuştur zaten.
Hem belki 4-5-6-1-2-3 sırasıyla izlemediği için, öyle zınk diye 1'den başladığı için sevmedi, kalanını da izlemedi. Tabii. Yoksa hepsini izlese sever. Sever çünkü yoksa. Gideri de var ynai, sevmesi lazım."

4. Depresyon
"Hühühüüüü. Gidin başımdan bi yaa. Hüğaaa. Çok mutsuzum. Sen tam git yeterince zeki ve gideri olan bi erkekle tanıştım de... Çocuk bağlaçla hal ekini ayıramayan, sinema zevkinden yoksun, eline imla kılavuzu değmemiş bir hödük çıksın. Kendimi kandırılmış hissediyorum. Çikolata yemem lazım. Hğüğaaa. İnanamıyorum yaa.
Piyasada adam yok adam. Yok yani. Dedim önce insan olsun, sanattan anlasın. Gitti odun çıktı ha. Hühüvaaağ. Beni taşıyabileccek birini arıyorum, sezonluk tiyatro biletleri olan biri. Yok ama yaa yok mık yok yani. Ühüüüüüüühahüühaaaaa. Çikolatam da bitti zaten. Kimse beni anlamıyor. Çok çirkinim. Kafka da öldü zaten. Chabrol öldü yaa Chabrol. ADAM GİBİ ADAM YOK BU DEVİRDE ÜHÜHÜÜHÜHÜHÜHÜHÜHÜ.ÇİKOLATALAR DA GÜZEL DEĞİL ZATEN MIK!"

5. Kabul
"Tamam yaa. Bu sefer de olmadı. Onun suçu değil, ben standartları hayvani yüksekte tutuyorum. Zerdüşt'ten alıntı yaptığımda bilecek, yaptığım esprileri anlayacak biriyle tanışsam hayat daha güzel olurdu; evet. En azından hal ekiyle bağlacı ayırabilen biriyle tanışsam uuu hayat tam süper olurdu. Ama bu haliyle de yetinebilirim sanıyorum. Yani son 16 senem pek de kötü geçmediğine göre idare edebilirim.
İnancımı kaybetmiyorum, daha zeki erkekler var piyasada. Sadece default kızlardan korkup kamufle olmuşlar. Nihohahah, kaçabilirler ama benden saklanamazlar!"



Mr. Mystery'yi harcayış öykümü okudunuz efendim.

Love Love Love Me Do

Hep berbaber dinliyoruz, hadbakalım dear okurum hadbakalım! -yaa diyorum ben size, kafkas balkan yunan gypsy böyle komple karışığım ben. hepisine deli oluyorum böyle bi muhteşemlik yok yaa. herneyse dinliyoruz efendim.-



*Geçen gün bir arkadaşım (16) 'yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek' deyimindeki 'yüzme' olayının deri yüzme olduğunu öğrendi. Oh mon dieu, çocuğun yüzünde bir aydınlık, bir aydınlık amanın yahu. Arkasında dans eden havariler, 'hoooo' diye vokal yapan keşişler, kafasındaki hale. Amanın yani. Aydınlandı çocuk.

*Layf iz layf.

*İki yazıdır Uganda diyorum da, ufaktan bir tırsmıyor değilim hani dear okurum. Bir durum olursa birbirimizi tanımıyoruz tamam mı.

*İkili üçlü ilişkiler projemizde -evet adı bu hallalllaaa. müdür öyle uygun gördü.- son düzlüğe geldik. Vatana millete hayırlı olsun.

*Şu sıra beklentisi içinde olduğum şeyler 'Hoca sözlülere 100 100 verse...' ayarında. Bir gerçek olursa var yaa.. Uhuuvv diyorum sana okurum canım. UHUVVVV.

*Yaptığım playlistteki özellikle sevdiğim şarkıları en az üç defa dinlemeden sıradakine geçemiyorum. -listede sadece çok sevdiğim şarkılar varsa bitiş çizgisini göremiyoruz. zırt pırt 'şunu bi daha dinleyeyim yeaaa' diyorum çünkü.-

*John Travolta da tipsiz adam halbuse.

*Yeşil gözün de mavi göze yakın bir gideri olduğunu tespit ettim geçenlerde. Ama o muhteşemsonik yeşil gözleri olan çocuk tam bir embesil çıkınca vazgeçtim. -off bu olay var ya.. tam bi hayal kırıklığı. sen o kadar yakışıklı çocuk git.. hofff yaa.. talihsiz beyanat resmen, içim yanıyo içim. neyse bundan bir yazı çıkarırım ben, burada heba etmeyeyim. devir ekonomi devri.-

*Sinema okulları niçün bu kadar pahalı anlamıyorum. Yani çıkışta -dizginlenemeyen şiddetin okul çıkışına çağrısı gibi oldu ama onu kast etmiyorum şu anda.- bir Truffaut oluşumuzu garanti ediyorsunuz sanıyordum, geçen sordum yokmuş öyle bir şey. E ne ayaksınız o zaman siz?

*97liler, evladım çok afedersiniz de salak mısınız ya siz? Salak mısınız doğru söyleyin çocuğum. Hayır geçenlerde sizden bir grup okuldaki banklara çöreklenmiş teneffüste. Bildiğin çöreklenmiş çünkü, oturmamış. Öyle oturulmaz, oramızla oturmuyoruz biz. Dedim ne yapıyor ya bunlar böyle, ne biçim oturuyorlar. Meğersem biraz yüksek sesle söylemişim bunu ben. Duyan 97liler popolarıyla oturmak yerine.. GÖMLEKLERİNİN YAKALARINI DÜZELTTİLER. Yavrucum evlatcım bir daha soruyorum, siz salak mısınız? Aklınızı başınıza toplayın rica edicem. Haydi bunu sineye çektim diyelim, 'Telefonunu ver o zaman bana, ben seni ararım." diyerek ad aktarması yaptığım 97li niye telefonunu elime tutuşturdu? NİYE?
GDO mu yedirdiiler evladım size? Nesil git gide bozuluyor dedilerdi de inanmadımdı. Doğruymuş. Tüm bunların üstüne bugün Yoko Ono'nun gayet de iyi biri olduğunu söyleyip, Teoman'ın müziği bırakmasının mantıklı olduğunu savunan akranınız ayar etti beni. Bozulmuşsunuz evladım siz.
Tedavülden kalkmanız lazım ha artık. ÇOK OLUYORSUNUZ ÇÜNKÜ SİZ. BİR BÜYÜĞÜN YANINDA BÖYLE TERBİYESİZCE ŞEYLER SÖYLENMEZ. BİR BÜYÜK BÖYLESİNE SİNİRLENDİRİLMEZ. ADAM OLUN.

*Sirtaki yapasım var şu anda.

*Tanımadığım numaralar arayınca o çağrıya cevap vermem. Bu konuda da çok ama çok inatçıyım. Yemekteyken biri 8 defa aradı ve açmadım. Yine olsa yine açmam. Mesaj atsın okurum. Ama bizzat numaramı vermediğim insanın telefonunu açmam. Manyağım çünkü. Açmam arkadaşım yaa.

*Pipo istiyorum.

*Tırnaklarım kestikten sonra acıyor yahu.

*Dedikoduyu bırakmaya karar verdim. Nalet şey nasıl kanıma işlemiş öyle. Öksürsem dedikodu çıkıyor ağzımdan. Ne pis bir insan oldum böyle yarabbi.

*Bana trip atan maceracı. Ağzının yerini değiştiririm senin. Şu hayatta en katlanamadığım şey bana trip atılması. Öyle iğneli laflar, ucuz ucuz sataşmalar. Kızmakta haklı olabilirsin, ama trip atmakta asla haklı olamazsın. Çok pis bozarım seni. Gerçekten. Bil diye söylüyorum, tehdit filan değil yani. Öperim.

*Uff ne atarlandım ha. Ağır abla oldum adeta. Ama çok sinirleniyorum okurcum yaa böyle tiplere. Acayip sinirleniyorum yani. Bak elim ayağım titredi.

*Fransızcacı yokluğumu fırsat bilip fütür proş işlemiş. Selamlar.

*Bahar da geldi ciddi ciddi.

*Sevgilisinden ayrılacak arkadaş yardım istedi. Dedim aktörün arkasındaki ses olayım, ayrılma metnini yazayım. Tamam dedi. Uğraştım didindim de eserimi beğendiremedim.
"Ay bu In Love'ın frambuazlısını da pek severim. Hay bin kunduz, görüyor musun bitiverdi. Vallahi her şey bitiveriyor. Lost bitti mesela. Nasıl bitirecekler dedik dedik de, vakti gelince nasılını düşünmeden bitiriverdiler. Harry Potter bitti keza. Koskoca kış bitti mesela. Düşün, kış yani. Sen git onca ağacı soy, kar yağdır bizi maymuna çevir. Sonra da bit. O ihtişam, fısss diye sönüverdi. Bitti yani. Bitiyor çünkü her şey.
Bil bakalım başka ne bitti? :))))))) :))))))))) :))))))))) :))))) ehehe"
Hayır çok da güzel olmadı mı? Bence gayet güzeldi yani. Hah.

*Antivirüs programımın lisans süresi dolmak üzere. Çok gerginim çok.

*Odamın perdeleri değişti, bir ferahladım.

*Reosta dünyanın en güzel şeyi olabilir. Evet evet, dünyanın en güzel şeyi. -fazla ışıktan nefret ediyorum. loş olsun her yer. loploş. lomloş. lokloş losloş.-

*Fazla ışık asabiyet yapıyor bende.

*Erken kalkmak da asabiyet yapıyor bende.

*Çikolatayı çok seviyorum.

*Ece tuhaf bir isim. Şimdiye adar tanıdığım bütün Ece'ler tuhaftı.

*Gülten Dayıoğlu'nun Ece'li bir kitabı vardı ay ne kötü kitaptı o ya. Off çok fenaydı. Başka Gülten Dayıoğlu'na dokunamdım ben o kitap yüzünden. Of diyorum, çok kötüydü.

*Kız Kardeşimin Hikâyesi'nin filmi kitabından çok değişik mi?

*Çok sesli şeyleri çok seviyorum.

*Teoman'ın son albümünün bir şifresi olduğunu iddia edişim beni hasta ruhlu bir manyak yapmaz. Hiç de yapmaz efendim. İddia ediyorum albümde bir tuhaflık var. Hakikaten var.

*Teoman da nice zamandır ortalıklarda yok değil mi.

*Burada Teoman'dan yeterince bahsedersem tanışabileceğimize inanıyorum.

*Tırnaklarım acıyor.

*Rüyamda Rachmaninoff'u gördüm ama fonda Beatles'ın Love Me Do'su çalıyordu. Nasıl yorumlanır acaba?

*Simsiyah bir kedi istiyorum. Simmmsiyah, kadife gibi. Velvet çok muhteşem bir kelime değil mi? Kadifeye uyuyor gibi, ama uymuyor gibi de. Acayip güzel bir hissi var. Velvet. Söyledikçe söyleyesin gelmiyor, bir kere söylüyorsun ve çok güzle hissettiriyor. Ay iyice Feriştahland oldu bu madde.

*Kedimin adını Bertold koyabilirim. Ya da Franz. Bilemedim şu an.

*Bertold güzel bir isim aslında.

*Geçen gün -iyi ki geçen gün var yoksa zamanda kaybolacakmışım.- yine işsiz güçsüzüm, elimde çiçekle geziniyorum. Sen Ömer gel, dann diye 'Cherry blossom!!!!!!' de ve kaç. Çiçekten soğudum.

*Aynı Ömer fondotenle göz altı kapatıcısını da ayırt edebiliyor. Gayet de maskülen, hetero bir arkadaşımız. Korkutucu değil mi?

*Gecenin bu saatlerinde saçım harikulade görünüyor. Sabahları da medusa gibiyim, ne hoş ne hoş.

Afrika'yı Keşfettik, Koşun!!1!

  Efendiiim, üstünüze afiyet inanılmaz bir şey olmuş ya geçtiğimiz aylarda. Vay anasını dedim yani, bravo. Dedim teknoloji filan hep almış yürümüş yani, bizim zamanımızda hiç yoktu bunlardan. Sen git.. Hay allaam yani. Şaşkınlığımı gizleyemiyorum yahu.
   Sen git, elin Amerikalısı bizden önce davran... Kaç kilometre öteden dibimize gel... Hayallaaaamyaniii.. Okyanusun te ordan gel.. Afrika'yı keşfet!!!!1!
21. yüzyılın 2012'sinde olacak iş değil yahu. Olacak iş değil.
Dumurlardan dumurlara demir atıyorum şu anda. Vay anasını yahu, vay anasını. Amerikalılar Afrika'yı keşfetmiş!






Şaka bir yana; evet, Kony ilk değil. Ama elimizden geleni yapalım ki son olsun.
Videonun maalesef Türkçe altyazısı yok. -aslına bakarsanız hiçbir dilde altyazısı yok. madem dünya çapında farkındalık yaratmak istiyorsunuz, dil desteği bulun kendinize. o kadar da zor değil hani. ben mesela türkçe ve ispanyolca altyazı desteği sağlarım.-
Ama ailenizin blogger'ı, şirinlik muskası ben şimdi özetliyorum kısaca.


Efendim, Afrika'nın göbeğinde faaliyet gösteren LRA diye bir oluşum var. -burada vikipedi maddesi var ama ingilizce. aslında bunu çevirebilirim ben. evet yaa çevireyim bunu ben.-
Açılımı Lord's Resistance Army. Tanrı'nın Direniş Ordusu.
Vikipediciğimize göre bir grup Acholi'nin Uganda devletine karşı, daha doğrusu Uganda devletinin onları diğer etnik gruplardan tecrit etmesine karşı oluşmuş bir orduymuş. İdeolojileri mistizm, Acholi milliyetçiliği ve Hristiyan köktendinciliği -fundamentalism- imiş.
Buraya kadar sana öyle aman aman yamuk gözüken bir şey olmadığ değil mi dear okucuğum? Ahay, sürprizi sona sakladım ben: Ordu, ailelerinden ve evlerinden zorla koparılmış ÇOCUKLARDAN oluşuyor.


Evet, bu hasta herifler köylere baskın yaparak çocuk topluyorlar. Daha doğru bir söyleyişle, çocukları kaçırıyorlar.

Victims of LRA attacks
bu kızcağızın köyüne saldıran LRA yeterince tatmin olmamış olacak ki,
miniğe bir hatıra bırakmış: yanık bir kol.


kony dediğimiz sapık, manyak, hasta herif bu.
  Evet evet, bayaa kalem tutamayan çocukların silah tuttuğu bir direniş ordusundan bahsediyoruz burada. Sapık bir herifin (Kony, solda) teki tarafından sahip oldukları her şeyden uzaklaştırılmış, saçma sapan amaçlar için kullanılan çocuklardan bahsediyoruz.
Evet, sapık herifimiz Kony, The International Criminal Court'ta -manyak suçlular süperligi- bir numara.
  Ama adam hak etmiş yani, iyi çalışmış. Ciddi çalışmış hasta herif, LRA hakkındaki raporlarda cinsel taciz, yamyamlık, cinayet, adam kaçırma, mutilasyon -mutilasyon: vücudun belli bölümlerini bozma, tahrip etme, sakat bırakma. özellikle önemli bir organı çıkarma veya bozma sonucu kişiyi sakatlama. gözünüzde canlanmadıysa ha burada ve burada birer örneği var. okurlarımın yaş ortalaması pek de yüksek olmadığından buraya koymamayı uygun gördüm.- gibi maddeler bulunuyor.

asker. kurban. çocuk. asker çocuk. kurban çocuk asker.

tipe bak yaa. aferin joseph kony, aferin. iyi halt ediyosun. embesil.

Düşünün bir, seks kölesi yapılan çocuklar, cinayete zorlanan çocuklar, ameliyat edilerek yüzleri gözleri dağıtılan çocuklar. Kanınız donmadı mı? -ben makaleyi okurken birkaç paragrafta bir küfür etmek için ara vermiştim. ne manyaklar var dünyada yaa. hof.-
Tüm bunların arkasında olan -en azından öyle olduğu iddia edilen- Kony, kendini mistik ruh, Tanrı'nın eli, Tanrı'nın gölgesi, mukaddes ordunun kumandanı gibi bilimum sıfatlarla yücelterek insanların beynini yıkıyor.

Kony kimdir nedir öğrendiğimize göre Invisible Children Inc. nedir, onu konuşalım. 2004'te LRA'ya karşı çalışmak için kurulmuş, gönüllülük esasına dayanan aktivist grup. Kısaca bu.
http://www.youtube.com/user/invisiblechildreninc  Youtube kanalları.
http://www.invisiblechildren.com internet siteleri.
http://www.facebook.com/invisiblechildren fbook sayfaları.
Grup ABD hükumetini taciz ederek -mektupla, maille, telefonla vesaire.- Afrika'ya operasyon düzenlenmesini sağladı. ABD tarihinde ilk defa, devlet halkın isteği doğrultusunda askeri operasyon düzenledi ki bu kesinlikle küçümsenemeyecek bir olay. Amerika, Kony'yi tutuklamak için Afrika'ya asker gönderdi.
Operasyonun başarıya ulaşabilmesinin önünde de ufak bir engel var: İnsanlar Joseph Kony'yi, o manyak sapığı tanımıyorlar. Adam bir nevi görünmez. Bu yüzden kolaylıkla Afrika'nın ormanında, dağında taşında takılıyor. Belki de ülkeden ülkeye kopuşlarda.
Bu yüzden Invisible Children Inc. KONY2012 diye bir eylem başlattı.
Benim de dear okurumun kafasını ütüleme sebebim bu. Kony'yi meşhur yapıyoruz!
Twitter'da bir hashtag başlatıldı, #MAKEKONYFAMOUS
Kony 2012 için bir internet sitesi kuruldu: http://www.kony2012.com/
Bir de Action Kit'ler satıyorlar efendim, 30$ idi yalnış hatırlamıyorsam. İçinde bileklikler ve posterler var, sağa sola asıyoruz Kony'yi.

Bildiğim kadarıyla deli gibi para topladı bu Invisible Children Inc. Dilerim ki o paralar hakikaten iyiye kullanılsın, Amerika'nın haldır huldur barış harekatı yapışı öncelikler gibi olmasın.
Tamam, hepimiz biliyoruz ki kimse çıkarı olmadan bir işe girişmez.
Ama an itibariyle bu istismar edilen çocuklar için yapabileceğimiz en faydalı iş Kony embesilini meşhur yapmak ve dua etmek.
Haydin selametle kalın.



Dünyanın En Tatlı Macaron'u

if you know what i mean
Bakın burada dünyanın en tatlı macaron'u var.
İlk sayısından beri Vogue Türkiye koleksiyonu yapıyor, tanıdığım en yetenekli insanlardan biri, Gossip Girl seviyor, doğum günü 7 Mart'tı ve ben hâlâ hediyesini vermedim -burada beni acayip kınıyorsunuz-, süpersonik fotoğraflar çekiyor, Paris'ye bayılıyor -pari diye okuyoruz, entel hali bu çünkü.-, kahveye çok aşık, ve modadan gerçekten anlıyor. Bir gün Diana Vreeland'in tahtını sallayacak, gelmiş geçmiş ennnn harikuleyt moda editörü olacak.
Hani 'I read Meltem before it was cool.' demek isterseniz diye şeediyorum, taptaze blogu burada.
http://coffeedust.blogspot.com


Bir de kendisi üç doğum günü dileğinden birini benim için kullandı ^.^ Yerim onu :*



Buradan Leprechaunlara sesleniyorum, sizi minik İrlandalılar, Meltem'imi duyarsanız ziyadesiyle mutlu olacağız.

Jack - 3 o'clock in the morning



Duydum ya ben bunu bir yerde, ayy çok tanıdık biliyorum bunu. Off biliyorum bunu. -teomancığıma selam olsun. sen geri dönme daha müziğe, dönme sen. daha neler yapıcam burda var yaa ufuu. neyse bebeğim, öperim seni. dünya turunda da başarılar. hani bil diye söylüyorum cibuti'ye de gitsen bulabilirim seni. bu kısa çizgi arası kontrolden çıkmadan durmam lazım da sen ayağını denk orta yaşlı ergenciğim. haydi selametle.-

p.s. deneyimlerime dayanarak söylüyorum -deneyim demiyorum yalnız. çoğul görünsün güvenilir olsun.- ki bu şarkı iç bulantısına da iyi geliyor.

Gaf Gaf Gaf

  Gogol Bordello'yu tanımayan kaldıysa eğer, koşa koşa tanısın lütfen. Böyle yenilesi, bıyıkları ısırıları şirin Gypsy'ler, hanimiş hanimiş! -yaa bazen çok çirkinleşiyorum siz de fark ediyor musunuz?-

 

  Şu sıralar hayatımın jenerik müziği budur efendim. Hayır, beni aşırı mutlu edecek bir durum da yok fakat afedersiniz şeyimde kurt kaynıyormuşcasına zıplıyorum ortalıkta. Yehiyeh. -ama o yazılılar başlayınca göreceğim ben. uu gelsin şemsiyeler.-

  Proje yapıyorum ayağına 2 haftadır filan matematik dersi görmüyorum. -burada annemi tanıyan okurlarımı sağduyuya çağırıyorum: aramızda kalsın olur mu? *şirin sırıtış*- Öyle ki, Pollyanna in Wonderland ayarında yaşıyorum: "Hava mı soğuk? Olsun, atölyede ufo var!", "Matematik quizi mi var? Olsun atölyede olcam ben!", "Bugün okul mu var? Olsun, atölyeye gideceğim ben!". -atölye: vaad edilmiş topraklar.-
  Tam bu muaf olma durumuna alışmışken perşembe günü üst üste iki ders matematik görmek beni derinden yaraladı. Olaya iyi tarafından bakarsak matematikçimiz beni yamacına oturtup parabol anlattı. -buna da inatla polinom diyorum niyeyse.- Ve fark ettim ki direk muhattap alınınca matematiği bile anlıyorum. -derdim buymuş meğersem.-


   Konuyu nasıl da dağıtıyorum fakat. Bugün burada pek sevgili hocacıklarımın yaptığı gaflardan bir seçki irdeleyecektim halbuse.

Unutulmaz Gaflar Vol. 1
bu yazıdaki olayların ve karakterlerin olması gerektiği kadarı gerçektir vesaire vesaire. gaflardan tamamen arındırılmış üçüncü kişileri -ben mesela.- olası şemsiyelerden korumak amacıyla kodlanmştır falan filan.





Gaf Sahibi: Coğrafya Öğretmenim
Genel Bakış: Kendisi yaşıtlarından iki yaş büyük olmakla birlikte 'S' harfini söyleyemediği için 'PANAMA KANALI' diyemiyor.
Gaf Highlight: Derste konuşurken yakaldığı kod adı İ olan arkadaşla minik bir sürtüşme yaşadıktan sonra -minik sürtüşme: 'oğlom susun artık!'a cevap olarak aldığı 'ben konoşmoyorom kie!'- sarf ettiği unutulmaz cümle:
"Konuşuyordun işte, yalan söyleme. Bak her yerin uzadı, hissediyorum ben."


Gaf Sahibi: Okul Müdürüm
Genel Bakış: Konuşurken kelime aralarında ortalama 4'er, cümle aralarında 7'şer saniye duraklamasının yanında okuldan kaçan öğrencileri arabasıyla takip ediyor. -şimdiye kadar yakalamaya muvaffak olamadı.- Proje yapan öğretmenlerden kendilerini yormamalarını güzel bir üslupla rica ediyor: 'BENİ KULLANIN HOCAM! *tuhaf sessizlik* Maşa olarak... Yormayın yani kendinizi.'
Gaf Highlight: Projemizin ön hazırlık çalışmaları esnasında bizi odasına çağırıp karşısına dizdikten sonra hepimizin aklına mıh gibi çakılan o konuşmayı yaptı:
"Biliyorsunuz ki projeniz İtalyanlarla. Hepsi sizden büyük, hadi yaşıt olsa neyse. Bana sorsanız küçük olsalar bile daha iyi. Ama büyükler sizden. Bir de İtalyanlar rahat millet bu konularda. Çok rahatlar yani. Bu proje bizim için çok önemli tabii. O yüzden İtalyanlarla.. *şaşkın duraksama* Projenin gidişatına zarar verebilecek... *dramatik duraksama* İkili ilişkilerden... *bir şey unuttuğunu bilen duraksama* İKİLİ VE ÜÇLÜ İLİŞKİLERDEN sakının." 
-kahkahalarım içimde bir heyelana sebep oldu. arkadaşların bizans oyunu sonucu beni adamın TAM karşısına oturttular. aman yarabbi, kahkaha atmamak için yanaklarımı kanattım, gözümden yaş geldiğini gören şahitlerim var.-


Gaf Sahibi: Müdür Yardımcımız
Genel Bakış: Bas sese sahip olduğu için güzel türkü söylüyor, bas gitar çalmak istiyor. Azınlıkta kalan acayip öğrencilerini seviyor ama değişik tiplerden hazzetmiyor.
Gaf Highlight: Boş dersini doldurmaya geldiği R sınıfını överken kurduğu cümle, R SINIFI OLARAK, hâlâ övünç kaynağımız:
"Bu sınıfı çok seviyorum ben. Bu sınıf diğerlerinden çok başka, hep öğretmenlerden de methini duyarım. Göz bebeğim bu sınıf. Hani diğer sınıflar bir yana, BU L SINIFI BİR YANA."
Bunun yanında bir çalışma sebebiyle bulunduğum K sınıfındaki methiyeleri de aklımdadır:
"Bu sınıf çok güzel, bu sınıf çok iyi. Bu sınıf benim göz bebeğim!" -üfür üfürebildiğin kadar.-


Gaf Sahibi: Geçen sene kısa süreliğine derslerimize giren matematikçi
Genel Bakış: Derste 'Niye bir sayıyı sıfıra bölemiyoruz?', 'Sayılar niye iki yönde de sonsuza kadar gidiyor?' ayarında sorular soran the-en-ön-sıra'nın adını öğrendikten sonra kendi kendine 'Hem Bilge, hem Han.. Böyle adı olan çocuk nasıl zeki olmasın ki, hem Bilge, hem Han.. Bravo vallaha..' diye mırıldanmışlığı; 9. sınıfların çömez oluşunu doğum tarihleri, diploma notları, ortalama arkadaş sayıları gibi birbirinden bağımsız verileri içeren bir fonksiyonla ispat etmişliği vardır.
Gaf Highlight: Defter tutmayan bir arkadaşa öylesine kızmıştır ki; elleri titremiştir, aklı yerinden oynamıştır. Ona sayıları kullanarak vermeye çalıştığı ders ise aradan geçen bir yıla rağmen ara ara kafamızda çınlamaktadır:
"Ben biliyorum bunu, sen öğren diye uğraşıyorum. Sen sen sen kaç yaşındasın sen?! Sen 15, 14 yaşındasın! Ben senin yaşının iki katı kadar yıldır bu işi yapıyorum! Senin gibileri çok gördüm ben! 28 SENELİK MESLEK HAYATIMDA ELLENMEDİK YERİM KALMADI BENİM!!!"





yazıyla alakası olmayan dip not:
bakın burda ne var: http://paperlions.com/free-download
çok seviyorum bu çocukları ben *-* siz de sevin olur mu?