İyileştim Ben yaaa

Ben iyileştim. Hani merak ederseniz diye şeettim.

Ayrıca gribim de H1N1 kabul edildi, o malum hayvan şeysi değil. Yaşasın bağışıklığım var artık!

Sağım solum da noktacıklar halinde iğne izi oldu.


Acısı bişey değil, okulda hocalar bağımlı filan oldum sanacak. Halbuki benim damarlarım iyidir, annem nokta atışı filan yapar. Hepsi beceriksiz hemşirenin suçu. Zaten dip boya da yaptırması lazım.




Bu arada bugün zorla dershaneye yolladı annem beni.




Yol üzerindeki oyuncakçıda ilan vardı dear okur:




Nitelikli deneyimli çoçuklarna iyi anlaşan bay bayan eleman aranıyor. Maaş dolgundur.

Evet, aynen böyle yazmışlar. Maaş dolgunmuş ama artık değil.

Ama Çok Güzel Kokuyor


İtiraf etmiştim ya hani, erkek parfümü filan. öhö.
İşte bu da o parfümlerden.
Ama çok güzel kokuyor.
Cidden, feminen bir kokusu var, oradaki 'for men'e takılmamak lazım.
Kesinlikle feminen.
Tabbbbiii cannııııım.
Ama çok güzel kokuyor.
Ben miii, bunu muu, sipariş miii...
Ama çok güzel kokuyor.

O Kelimeyi Gördüğün Sözlüğe Lanet Edeceksin

Hastayım diye evden çıkamıyorum günlerdir, bu gün nihayet kafamı yastıktan kaldırdım; şöyle bir gazetedir dergidir msndir sosyalleştim.

Amerika'dan bir arkadaşımla konuşuyordum, ama bakmayın Amerika'dan olduğuna; aslında İtalyan. Çok da güzel spagetti yapar :Pp Ama konu bu değil tabii :))

Havadan sudan konuşurken laf döndü dolaştı İngiliz İngilizcesi ile malum Amerikan İngilizcesi arasındaki farklara geldi, nasıl geldi sormayın; adımı zor hatırlıyorum şu günlerde :))

Sergio kendini haklı çıkarmak adına -sağ olsun- 'Biz Amerikalıların söylediğini anlamak için Oxford sözlüğüne ihtiyacın olmaz ki bu da iyi bir şey!' dediğinde beynimde şimşekler çaktı efeniiim.
-Siz Amerikalılar derken? Sergio, ooolum sen İtalyan değil misin? demezler mi adama? Derler, ve netekim dedim. Cevap beni benden aldı:
-Burası Amerika, ve eğer buradaysan sen de Amerikalısın.

Adamlar yememiş, içmemişler; milyonlarca azınlık toplamışlar ülkelerinde dünyanın dört bir tarafından. Üstüne üstlük öyle bir anlayış geliştirmişler ki, elin İtalyanı bile kendine Amerikalı dedirtmek için çabalıyor.

Takdire şayan değil mi dear okur?

Bana sorarsan bir madalyayı bile hak ediyorlar.. Öyle ki en gelişmiş, en kalabalık şehirlerinde azınlıklar kümeleşip 'Çin Mahallesi', 'Rus Mahallesi' adı altında mafyacılık oynuyor ama limuzininden iner inmez 'Hepimiz Amerikalıyız, hepimiz kardeşiz! Öpün beni!' kıvamında yumuşuyorlar.

Bizse burada Ermenilerimizi kurşuna diziyoruz geçmişi unutarak. Ermeniler Sevk ve İskan Kanunu ile Suriye'ye sürüldüğünde Osmanlı sanatkârlarından yoksun, atlarına nal çakacak adam bulamamış. Sonunda böyle hödükler olmuşuz, önce öldürür sonra da ardından ağlaya ağlaya 'Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant'ız!' diye slogan atar olmuşuz.


Yüzyıllardır bizim sorunumuz bu; eziklik psikolojisi. Patates püresiyle yan yana gelsek ayırt edilemeyeceğiz yakında.

Tarih yazmaya gelince üstümüze yok tabii, peki ya okurken? Osmanlı'nın son dönemlerini açın bakın okurcum, paçaları tutuşan padişahlar yok Tanzimat'tı, yok ıslahattı azınlıklara bir donunu vermedi -ki bana sorarsanız ona da çok az kalmıştı-. Halbuki henüz 50-60 yıl öncesinde gül gibi geçinip gidiyorlardı ya 'Osmanlı Toplumu' adı altında.

Anlamak istemiyorlar şunu: Eğer onları azınlık olarak kabul edersek hiçbir zaman Atatürk'ün de amaçladığı gibi dili bir, gayesi bir çağdaş bir toplum olamayacağız. -aynı cümlede üç tane bir, hastayım üstüme gelmeyin-


Ama bir de şu var ki gidip de Baş Açılımcımız'a desek 'Azınlıkları Türk olmaya özendirmelisiniz, Türk toplumu adı altında birleşmeliyiz, vırvır dırdır.' Mussollini İtalya'sına döneriz maazallah.

Olur mu olur değil mi? Ama gün gelecek, o-malum-kelimeyi-bilirsin-sen gördüğümüz sözlüğe lanet edeceğiz. Kışkırtma değil de nedir bu söyleyin bana?


Son olarak eğer bu ultra siyasi saçmalığın bu kısmına kadar gelebildiysen okurum canım, bir fıkrayla gönlün şenlensin e mi?

Çok uluslu bir okulda öğrencilere filler ile ilgili bir ödev verilmiş. Herkes kafasına göre birşeyler yazmış tabii;
Fransızlar: 'Fillerin Seks Hayatı'
Çinliler: 'Fil Pişirmenin Bin Yolu'
Etiyopyalılar: 'Bir Fille Bin Kişi Nasıl Doyar?'
İngilizler: 'Safaride Fil Avlama Teknikleri'
Almanlar: 'Filler ve Fillerin Alman Dil ve Kültürüne Etkileri'
İranlılar: 'Dişi Filler Nasıl Çarşafa Sokulur?'
Amerikalılar: 'Daha Büyük ve Daha Görkemli Fil Nasıl Yetiştirilir?'
Japonlar: 'Daha Küçük ve Daha Ucuz Fil Yetiştirmenin Yolları'
Yahudiler: 'En Karlı Fil Satışının İpuçları'
Brezilyalılar: 'Filler Karnavalda'
Türkler: 'Ne Olacak Bu Fillerin Hali?'

Buraya başlık mı yazıyorduk?

Grip oldum ben. Serum fıştlattı annem, iyiyim şimdi.

Birkaç gün daha dinlenmem lazımmış, ama kaçabilirsem gelirim. Bu arada biizim okul da sinek avlıyormuş, yaa yaa. Ödev filan da vermiyormuş hocalar, millet sınıfta halay çekiyormuş.


Müzikleri yeniledim, artık dineyip avunursunuz kuzucuklarım.

Evanescence - In the Shadows

Oasis - Bittersweet Symphony

Lacuna Coil - Within Me

Ekstra Ordinaryus Anane

Efenim, güzüde okulumun güzüde rehberlikçisi tarafından -güzüde, güzide değil :)- elime tutuşturulan formla haşır neşir olmam gerektiğine karar verip üfürmeye başladım 'Gelecek Planlarım' hakkında...

İlk başta 'Evimin kadını, çoççuklarımın anası olayım daha da bir şey istemem!' yazıp rehberlikçiyi delirmek istesem de vazgeçtim :)) Başladım üfürmeye. Anneannem de yanımda, çeşitli yerlerde müdahele edince ilginç bir diyalog çıktı ortaya :))

Soru: Bu yıl gerçekleştirmeyi düşündüğünüz akademik başarılar nelerdir?
Cevap: Birkaç Akademi Ödülü almayı planlıyorum, 'En İyi Yönetmen' ve 'En İyi Film' dallarında iddialıyım. Ayrıca Nobel Edebiyat Ödülü için dişli bir roman üzerinde çalışıyorum. Politikaya atılmayı düşünüyorum, bir de 'Boşluk İlmi ve Boş İşler' üzerine doktoramı tamamlayıp ordinaryus olma yolunda ilerlemeyi planlıyorum. Vaktim olursa da SBS'ye girip protesto amaçlı birkaç eylem yapacağım.

Geveze: Nasıl oldu bu? İyi di mi, benim hoşuma gitti.
Anane: Kız bak bi de şeyi yaz şeyi, var ya hani Marşiyla'nın orda bi yerde bi film şeysi vardı, yaz onu yaz!
**İnceleme: Yaşlanmış olabilirim ama kültürümden bir şey kaybetmedim! Değil Cannes'ı, tatil cenneti Marsilya'yı bile biliyor, hatta aksanlı okuyorum!

Soru: Lisede hangi alanı seçmeyi düşünüyorsunuz?
Cevap: Ben bir akıma tabi olmam, kendi akımımı yaratırım.. Eşit Dil gibi birşeyler planlıyorum: Türkçe, İngilizce, İspanyolca, Rusça, Fransızca, Fizik, Geometri, Cebir.

Anane: Kız ne yaratması, imza atarım filan de; ayıp ayıp..
**İnceleme: Ne olursan ol, yine ge.. Yani dini bütün, laik bir vatan evladı ol, alçak gönüllülükte toprak gibi ol!

Soru: Üniversitede nereyi düşünüyorsunuz?
Cevap: Harvard filan çok avam, Yale fena olmaz diyorum.. -bu sırada popomun rakımı 3 ile 5 kilometre arasında yer yer değişmekte-

Anane: Aaa, Yeğil Eğil filan olmaz! Ben torunumu eğildirtmem! Teee Amerika'ya uçak parası mı vereceğiz? Otobüsle gelip gidersin, yılda bir defa filan.. Olmaz Yeğil Meğil! Git Marmara Lise Enistitüsü'ne, yakın hem orası! Harfırt'a da laf atma, bak Yamaha'ya, Harfırt'ta hukuk okumuş, Noel Barış Ödülü aldı... Cık cık cık...
**İnceleme: Ekonomik ol kız, başımıza sosyetik mi olcan? Kamil Koç tiz başlaya Amerika seferlerine! Hem komşunun torunu da Marmara İnglizce İşletme'ye gitti, benim torunum aşağı kalmaz! Obama'yı da bilirim, okuduğu okulu da, hatta Yamaha bile derim ona!

Soru: Üniversitede hangi bölüm düşünüyorsunuz?
Cevap: Uluslararası Sinema İlişkileri.. Diplo-yönetmen olacağım!

Anane: Savaş mavaş çıkarmayasın kız, iyisi mi sen Basın Yazım Edebiyat oku...
**İnceleme: Edebiyatın iyi, bırak ulusların arasını, yazar ol sen!



Ananem diyor ki bu test çok yetersizmiş.. bizim sosyal IQ'muzu filan ölçüp vermelilermiş bunu, ona göre de soru sormalılarmış.. Hem sabah televizyonda çıkan uzmanlar bu yaşlarda bu kadar stresin iyi olmadğını söylüyorlarmış, ülser filan olmayaymışım maazallah!

Kültürlü kadındır benim ananem! 67 yaşında olduğuna bakmayın, benim kitaplığımdaki kitapları yalayıp yutar hâlâ, siyasiymiş, aşk romanıymış, felsefeymiş, hepsini okuyor. Hatta gelip 'Pikipedi'den bak bakayım bu ne demek?' bile diyor.. Kızılşın ordinaryusum benim :))

İtiraf Ediyorum!

Evet evet, itiraf ediyorum ki,,

*Çim yiyorum!

*Erkek parfümü kullanmak istiyorum!

*Baharat manyağıyım.!

*Şerit şerit olan her şeye ba-yı-lı-yo-rum! -aslında şerit şerit değil, 'stripes' ama onun tam karşılığını hatılayamayan bir rezilim. bunun veya bunun gibi işte :))-

*Birkaç defa fazla meyve suyundan midemi bozdum.!

*Bir zamanlar benim olan civcivim balkondan atlayıp intihar etmişti!

*Ben de yolda yürürken dinlediği şarkının klibinde oynadığını sananlardanım!

*Minyatürden nefret ediyorum.!

*Britanyalıların ağır bir aksanla 'heartbreaker' demelerine hastayım!

*Soru işaretiyle aramızda özel bir bağ var.!

*Kararsızın önde gideniyim, bu yüzden alışveriş merkezindekiler beni çok seviyorlar: Kararsız kalacağıma ikisini/üçünü birden alalım bari!

*Dağınıklıktan öte halının üzerindeki kağıt yığınıyla bütünleşmiş bir insanım: 'Anne, Mario'yu götürme! Joanna'nın üstüne basma! Hayır hayır, halımı sakın kaldırma, sakkıııııııııınn!' -'sakın'ı efektli okuyoruz, Sylvester Stallone gibi-

*Penceremde içinde sadece toprak olan bir saksı var.! -ve ben onu suluyorum-

*Şaşırınca 'Bİİİİyörk' diyorum.! -Bİİİİİİ uzun, çok uzun. yörk de hıçkırır gibi, evet-

*Midem yok benim!

*Küçükken okuldaki tahtanın kalemlerini saklardım.!

*Appearance diyemiyorum, çıkmıyor işte ağzımdan.!

*El konusunda takıntılıyım, ellerden karakter analizi yapabilecek kadar!

*Klavyedeki hiçbir tuşa iki defa üst üste basmama gibi saçma bir takıntım var.! -zakkum veya eşşek yazarkenki huzursuzluğumu tarif edemem ki.-

*Herhangi bir yerimi -parmak, dudak, diz, kol vs. vs.- kanatmaktan hoşlanıyorum.!

*Arka arkaya beş film izleyebilirim/izledim!

*Kabul ediyorum, kavram ve kelime türetmek gibi bir hastalığım var :)) -tabii ki o kelimeleri burada kullanmıyorum, eğer kullansaydım bu postu anlamak için bir sözlüğe ihtiyaç duyardınız :)) zira benim ihtiyacım oluyor bazen :))-

*Sinestezim olabileceğine dair kanıtlar var.

*Şimdiye kadar 12 tane vazoyu evde top oynarken kırdım. Ve evet, sayıyorum :))

*Canım sıkılınca HP kitaplarından bazılarını -Felsefe Taşı, Sırlar Odası, Azkaban Tutsağı, Ateş Kadehi, Zümrüdüanka Yoldaşlığı ve Melez Prens :)) Ölüm Yadigârları hariiç hepppisi- dönüp dönüp okuyorum.

*Bir filmi en az iki defa izliyorum.

*Kurumuş çay yapraklarını çiğnemeyi seviyorum.!

*Yazı yazmayı çok seviyorum ama iğrenç bir yazım var. Ne yazdığını okumak için büyüteç kullanmayan insanlara hâlâ şaşıyorum.!

*Klavyenin tuşlarına basınca çıkan o çıtırtımsı sese bayılıyorum.

E bu kadar itiraf yeter, fazla ifşa olmayayım gece gece :))

Başlık Filan Yok İşte

Bazen insan nereye ait olduğunu önemsiyor..

Bazen = .....................

Vefalı okurum, kafana göre doldurasın diye bırakıyorum bu boşluğu, yoksa ben çok terbiyeli bir çocuğum biliyorsun..

Öyle işte, amaç arama bu postta.. Yastık kızarıklığından birinci derecede yanık kızarıklığı çıkarabilecek bir ergen psikolojisindeyim ve başını şişirdim ve gidiyorum..

Gidiyorum..

Tamam tamam, gitmekteyim..

Tarih vs. Makas

Bu gün hayatımın en rezil Sosyal Bilgiler -ya da yeni adıyla T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük- yazılısını geçirdim. İşin ilginç tarafı ilk defa bir yazılıya bu kadar çok çalışmış olmam..

Densizlik ediyorsam söyleyin ama tarih yazmanın tarihe konu olmaktan daha zor olduğu kanısındayım..

Eğer yakınınızda 8. sınıf öğrencisi varsa T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabını isteyin, açın son birkaç üniteyi ve okuyun.. Evet, bir deneyin okurcan.. Ne mi göreceksiniz? Tabii ki tarih..

'Tarih vs. Makas'.. Evet, evet; çok boyutlu, çok afralı çok tafralı bu tarih..
Er Ryan'ı Kurtarmak diye hoş bir film vardır, büyük örneklerinden bence bu tarih yazma meselesinin.. Eğer ki siz kaybettiğiniz bir savaşı seyirciye izletirken 'Vay anasını be, nasıl da çarpışmışlar, nasıl da efsaneleşmişler herifçioğulları!' dedirtebiliyorsanız, tarihi yazmışsınızdır..

Karşı tarafın size nasıl bir tokat çaktığının, yere amele sümüğü gibi yapışma sahnesinde attığınız kahramanca (!) çığlığın hiçbir önemi yoktur, siz nasılsa aslanın pençesine, makinenin dişlisine ve beyinlere çiviler çakacak çekiçlere sahipsinizdir; kalem, kağıt ve sahne!

Hey Hey Hey Hey Bakar Mısın?

Haydi eller havaya nükleere!
Yaşasın kanser!
Yaşasın gen mutasyonu!
Geber mavi küre!
Ceset, ceset, daha çok ceset; ölüm, ölüm, daha çok ölüm!
Sinek gibi ölen insanlar!
Hurray!

..diyor muyuz? Tabii ki demiyoruuuz! Çünkü biliyoruz.. Yaşadık/gördük..

http://nukleer.greenpeace.org/
http://nukleer.greenpeace.org/
http://nukleer.greenpeace.org/
http://nukleer.greenpeace.org/
http://nukleer.greenpeace.org/

Kaynak: Cesetizleri...Cesetizleri...Cesetizleri...Cesetizleri

Edit: Bi düşündüm de şimdi, eğer atom çekirdeğinden enerji çıkarmak bu kadar riskli olmasaydı atoma ulaşmak da bu kadar zor olmazdı :Pp Tamam ben bir düzmantığım!