Leona ya da Bir Perspektif Kayması

Sınav zamanları hortlamasına alışkın olduğum insomnia'cığım bu sefer bir değişiklik yapmak istemiş ki güzide yaz gecelerimi Ajda Pekkanlamak için geldi sağ olsun. Ben de boş durmadım, Amerikan Banliyö Vampiri'ne dönüştüm. Her gece elimde abur cuburlarla televizyon koltuğuma yapışıp kendini kapatmamakta direnen beynimi Flash Tv televizyonculuğunun ellerine bırakıyorum.

Lale Devri izlemeye başladım mesela. Genç Kurt a.k.a. Teen Wolf izliyorum muhteşem dublajla. -teen wolfun esas karakteri, ki o kadar bölüm izledim adını hâlâ öğrenemedim, bizim sınıftaki bir arkadaşın AYNISI. resmen AYNISI. bu kadar benzer. bizim sınıfta bir de yusuf güney var mesela. o da AYNISI. resmen AYNISI. bir de inanılmaz aile'deki uzun siyah saçlı, hani görünmez olabilen kızın AYNISI var. resmen AYNISI. bir de kendini hürrem sanan iki kız var. -bundan bir yazı çıkartırım ben, irdelemeyi burada bıraksam iyi.- fark ettim ki çok saçma bir sınıfmışız biz.-

Ve geçen gün, couch potato kariyerimin zirvesine çıkıp doğrudan satış izledim, Ana Aslan'ın gençlik iksiri. Doktor Ana Aslan'ın mucizevi kremi. Bize özel fırsatları varmış. Kapıya teslim, ödeme kolaylığı. Beynimin hayati bir bölümünün deforme olduğuna emin gibiyim.
Onun üstüne halay çekmeli Flash Tv programı izleyecektim ki, hayret, bulamadım. Derken Haber Türk diye bir kanalda Neye Göre Kime Göre diye abuk bir konuşma anlatma tartışma programına denk geldim. Kadro çok acayip. Pelin'im Batu'm var, biliyorsunuz kendisini pek severim. -"vücudum attı."- Mavi saçlı bir kadıncağız var, soyadının Kato olduğuna eminim, isminin Günseli oluşuna dair şüphelerim var. Cem Mumcu var. Cemil İpekçi var. -"kısrak gibi kadınları giydirmek istiyorum."- Başörtülü bir hanım var, ismi sanırım Esra'ydı, soyadına dair de hiçbir fikrim yok. Bir de masanın ortasında oturan işlevsiz kadın var. Moderatör diyesim var ama hakikaten işlevsiz.
İşte bu güruh geçen gece güzellik nedir ne değildir diye tartışıyordu. Bir tartıştılar, bir tartıştılar. Hiçbir yere varamadılar. Çok da saçmaladılar. Ama olsun, Pelin Batu'nun olduğu her programı bağrıma basarım ben, ilgiyle izlerim, ailecek izlerim. Çünkü Pelin Batu. Bir diplomat çocuğu, klişe olacak ama bir dünya vatandaşı, bir mükemmeliyetçi, bir diplomat çocuğu sendromu sahibi, bir şair, Güney Afrika'da kitabını bitirmek isteyen biri. Çünkü Pelin Batu.
Derken programın sonu geldi, bir seyirci mikrofonu kapıp nasıl saçmaladı. Allah'ım, nasıl saçmaladı. Flash Tv müdavimi bu gözler, bu kulaklar ömürlerinde böyle saçmalama görmediler, duymadılar.
Sonra ben de üstad Musil'in kaleme aldığı Niteliksiz Adam eserinin birinci cildinde geçen güzellik bahsini hatırladım. -burada dil anlatım öğretmenimin taklidini yaptım ama hiçbiriniz onu tanımadığı için reaksiyon alamadım. mizah elimde patladı. gördünüz mü ha gördünüz mü. nooldu şimdi. hastayım ben hastayım dedim, inanmadınız, nooldu şimdi. gördünüz mü.-
Evet efendim, tüm bu yazı girizgâhtı. Asıl amacım alıntı yapmaktı. Bu kadar şeyi haybeye okudunuz ha. Kusura bakmicanız artıh. -ne zamandır yazı yazmaya fırsatım olmuyordu, biraz daha bekletseymişim roman olarak doğuracakmışım efendim.-

Elbet her dönemde her tür çehreye rastlanır; ama bunların içinden ancak birer tanesi o zamanın zevki düzeyine yükseltilip mululuğa ve güzelliğe dönüştürülürken, bütün ötekiler de bu çehreye benzemeye çalışırlar; çirkin olanlar bile saç biçimleri ve modanın yardımıyla bunu neredeyse başarırlar; bunu başaramamak ancak ender başarılara aday olmak için doğmuş olan, daha eski bir zamanın soylu ve sürülüp atılmış güzellik idealini ödünsüz dile getiren yüzlere özgüdür.

Robert Musil, Niteliksiz Adam, YKY Yayınları, İstanbul, 2012
sayfa 95 ve 96'dan


çiçeklerinden hiç vazgeçmez.
Bunu okuduktan sonra aklıma ilk gelen Frida oldu. Alameti farikası kaşları -daha doğru bir ifadeyle kaşı- ve bıyıkları. Zamanın sözümona güzel algısına başkaldıran tavrı, sırf ataerkil toplumun yücelttiği embesillerin arzuladığı güncel kadın modeline uymak adına şekilden şekle girmeyişi. Frida Kahlo oluşu yahu, hiç çaba sarfetmeden.
Frida, eski bir zamanın soylu güzeli.

Tanışsaydık, oturup iki lafın belini kırsaydık -yaa içimdeki gün teyzesi ağlatıyo ama beni yaaa. FRIDA KAHLO'YLA İKİ LAFIN BELİNİ KIRMAK. ağluyom geceleri.- nasıl mutlu olurdum anlatamam. Bu arada Diego'yu da hiç sevememiştim, biliyor musun? Kıl herif. Hak etmedi seni.


Haydi bakalım, yarın Ankara'dayım. Üç dört gün yoğum hacılar, allaa emanet olun, dinimiz amin.

Delilah in My Heart



An itibariyle tam yirmi altı dakikadır bu yazıyı yayınlamak için cebelleşiyorum sevgili gönül dostları. Biraz daha  freeze görürsem aşka gelip dizimde kıracağım ha bu laptop'u. Çok sinirliyim. Bir alet google'a bağlanmak için 3 dakika ıkınır mı ha, ıkınır mı?! Allahını seven yeni bilgisayar atsın üstüme, süpaneke dinimiz amin.
Pazartesi Ankara'ya gidiyorum; inanılmaz gergin, bir hayli heyecanlıyım. Matematik sınavı öncesi stresi yaşıyorum adeta. İyi dileklerinizi esirgemeyin benden.
Bir de Tom Jones'u sevin. Günlerdir vaaay vaaaay vaaaay dilaaylaaaaa maaay maaay maaaaaaay dilaylaaa diye gezinmemin sebebidir kendisi.



Günlerdir yokum ama boş durmadım, yeni yazı dizileri planladım. Çok yakında burada;
dıpı dıpı dıp dıbıııı
Temsili Karakter Ece
Empresyonizm: Resimden Anlamak İçin Bilmeniz Gerekenler
geceleri ağlıyom
Vikipedi bi köşede ağlıyodu en son
Love Guru

Evet efendim, pis televizyon kanalları gibi reklamımı da yaptım, stay tuned diyerek kaçıyorum.

Üstüme Gelmeyin!

 Chabrol'den beri yeminliyim, sevdiğim adamları gömmeyeceğim. Bir daha 'Bir kerecik görseydim, bir anlığına sarılsaydım, en azından nasıl koktuğunu bilseydim.' demeyeceğim. Mümkün değil. Yapmacağım işte. Hayır efendim. Sevdiğim adamlar müziği de bırakmıyorlar, yaşamayı da. Yok öyle bir dünya. Ben hâlâ istesem Salinger'ın omzunda küfredebilirim, Chabrol'ün yemek masasında aforizma kasabilirim. Aksini mümkün kılacak bir şey yaşanmadı bu embesil dünya üzerinde.


Tam da bu yüzden, eğer bir kişi daha gelir de, sadece bir kişi daha, ağzını açıp 'Ray Bradbury...' derse, şimdiye kadar biriktirdiğim olanca öfkemi o haddini bilmezin üstüne boşaltacağım. Öyle canını yakacağım ki, onunla işim bittiğinde saksı bitkisi gibi olacak. Öyle canını yakacağım ki, acı şokundan hafzasını kaybedecek. Öyle canını yakacağım ki, hiç doğmamış olmayı isteyecek.
Tam da bu yüzden, çenenizi kapalı tutun ömründe Montag adını işitmemiş, internetten haber takip ederek entel olduğunu sanan geri zekalılar.
Tam da bu yüzden, çenenizi kapalı tutun felaket tellallığından zevk alan psikopatolojik vakalar.
Tam da bu yüzden, çenenizi kapalı tutun geceleri yastık üstü hayallerine dalan çakma realizm kumkumaları, ellerinizi beynimden çekin.

Tiradım bitti, dağılırsanız gözüme kaçan çöpü çıkartacağım da. Sağlıcaklan.

M.Ö. #1 : Mutluluk

Efendiiim, biliyorsunuz ki bir zaman önce pek sevdiğim matematik öğretmenime kendi çapımda challenge yapmıştım. -challenge yapmak olayını meydan okuma diye çevirince de anlam kaybı oluyor, bir barney stinson olamıyorum; çevirmeyince de ağzına ağzına vurulası insan oluyorum. hayat neden böyle acımasız?-
Bunun sonucu olarak da x zamanda matematik yazılısından önemli 100 şey sayacağım pek tabii. O zaman az laf çok iş değil mi azizim, öyle vallahi. Arka dörtlü, ayır'cam sizi evladım. Size anlatıyorum değil mi, bir dinleyin yahu. Ayıp.

Mutsuzluk Krizi ve Matematikle İlişkisi

Nedir?
Kişinin kesinlikle istemediği bir şeyi yapmaya zorlanması veya asla istemediği bir durumla karşılaşması sonucu meydana gelen ruhsal çökkünlük durumudur. -ruhsal çökkünlük a.k.a. depresyon, psikoloji kitabımızda geçen muhteşem bir terim. kullanmak için can atıyordum, bugüne kısmetmiş.- Bu süreçte kişi çevresini sepya efektiyle görür, -herkes bilir ki sepya dünyanın en dandik ve işlevsiz renk filtresidir. ne siyah beyazın sanatsallığına, ne diğer boost filtrelerin (kırmızı, mavi, yeşil vs.) canlılığına, ne de normal renklerin alışılagelmişliğine sahiptir. kısaca ne saçma şeydir sepya.- yaşama isteğini kaybeder, bir köşede oturup kaderi sillesini yemeye dair aforizmalar yazarken derinlere sakladığı 'Emmi the Alter Ego' bağırarak küfreder.

Neden Tehlikelidir?
Karakteri ayakta tutan id, o minnak haz sapığı, mutlulukla beslenir. Beslenmezse ölür. Ölürse de bitki oluruz. Bu kadar net, bu kadar sığ anlatılabilirdi. On puan bana, en birinciyim.

Yaygın Semptomlar
Surat asma, 'ağır' müzikler dinleme, kendine acıma, kontrolsüz nefret ve öfke, çevreyi dengesizlikle sınama, baş ağrısı, tırnak kemirme, uykusuzluk ya da aşırı uyku, fiziksel aktivitelerde azalma, su kaybı, iştahsızlığa rağmen nutellaya abanma, ağlatma garantili filmler izleme, onca güzel anının arasından en üzücülerini bulup çıkarma, stres, gerginlik, yorgunluk.

Tetikleyiciler
Matematik, geometri, sayılar, matematik, reddedilmek, matematik, başarısızlığa uğramak, matematik, herhangi bir stres kaynağı, Acun'un durduk yere yaptığı servet, matematik, Teoman'ın müziği bırakmış olması, matematik.

Tedavi
Matematik yazılısına girmeyin ve atarlı insanlara kulaklarınızı tıkayın sevgili gönül dostları.


Alınacak Ders: Hayatımız boyunca mutlu olmak için çabalarız. Ve mutluluğumuz, matematik yazılısından önemlidir.