Üstüme Gelmeyin!

 Chabrol'den beri yeminliyim, sevdiğim adamları gömmeyeceğim. Bir daha 'Bir kerecik görseydim, bir anlığına sarılsaydım, en azından nasıl koktuğunu bilseydim.' demeyeceğim. Mümkün değil. Yapmacağım işte. Hayır efendim. Sevdiğim adamlar müziği de bırakmıyorlar, yaşamayı da. Yok öyle bir dünya. Ben hâlâ istesem Salinger'ın omzunda küfredebilirim, Chabrol'ün yemek masasında aforizma kasabilirim. Aksini mümkün kılacak bir şey yaşanmadı bu embesil dünya üzerinde.


Tam da bu yüzden, eğer bir kişi daha gelir de, sadece bir kişi daha, ağzını açıp 'Ray Bradbury...' derse, şimdiye kadar biriktirdiğim olanca öfkemi o haddini bilmezin üstüne boşaltacağım. Öyle canını yakacağım ki, onunla işim bittiğinde saksı bitkisi gibi olacak. Öyle canını yakacağım ki, acı şokundan hafzasını kaybedecek. Öyle canını yakacağım ki, hiç doğmamış olmayı isteyecek.
Tam da bu yüzden, çenenizi kapalı tutun ömründe Montag adını işitmemiş, internetten haber takip ederek entel olduğunu sanan geri zekalılar.
Tam da bu yüzden, çenenizi kapalı tutun felaket tellallığından zevk alan psikopatolojik vakalar.
Tam da bu yüzden, çenenizi kapalı tutun geceleri yastık üstü hayallerine dalan çakma realizm kumkumaları, ellerinizi beynimden çekin.

Tiradım bitti, dağılırsanız gözüme kaçan çöpü çıkartacağım da. Sağlıcaklan.

Hiç yorum yok: