Baklava ve Yoğurt Üzerine Bir Alegori

Aslında ikisini de aynı anda istemen yanlış bir şey değil. Hayır, kesinlikle değil.
Açıklayabilirim. İkna edebilirim. Daha iyi hissettirebilirim.

Tatlıdan hoşlanıyorum. Tatlıyı düpedüz seviyorum. Tatlısız bir hayat düşünemiyorum. Bu yüzden baklavayı da seviyorum.
Ama baklava o kadar tatlı ki, bir yerden sonra susuyorum. Onun tatlılığını dengeleyecek, bana nefes aldıracak bir şeye ihtiyacım oluyor yüzüm gözüm şerbete bulanmış haldeyken.
Yoğurdu, safi varlığıyla yoğurdu çok seviyorum. Bütün yiyeceklerin içinde en sevdiğim.
Gün içinde ağzımdaki saçma sapan tatlardan kurtulmak için aradığım şey serin bir yoğurt. Her öğünde inanılmaz porsiyonlarda yiyebilirim ve bıkmam.
Ama tatlı değil. Ve benim şu günlerde tatlı tüketmeye ihtiyacım var.

İstiyorum ki baklavanın yanında yoğurt yiyeyim. Çünkü yoğurda şeker atabileceğimden ya da sadece baklava yemeye devam edebileceğimden emin değilim.
Baklava yoğurda tat versin, yoğurt baklavanın yarattığı susuzluğu dengelesin. Bunu istiyorum. İkisini birden ve aynı anda istiyorum. Aynı tabakta, yan yana.
İnsanlar bu fikri mide bulandırıcı buluyor. İkisini aynı anda yemenin adaba veya geleneklere, belki de her ikisine birden aykırı olduğunu söylüyor. Baklavaya ya da yoğurda, belki de her ikisine birden yapılmış bir hakaret olduğunu düşünüyor.

Yargılanmak istemiyorum. İkisini aynı anda yiyebilecek bir mideye sahipsem bu beni ilgilendirir. Son lokmayı yuttuktan sonra içim bulandığında kendimi rezil hissedecek olmam benim problemim -ve macaronumun. çünkü benim midem onunsa kulakları rahatsız olacak.-