İngilizce'nin Beyni Ele Geçirmesi Sorunsalı

Mardin'den bildiriyorum. Ben bu gün acayip rezil oldum. Ama kimse görmedi. -şanslıyım sanırım.- Bu yüzden gelip burada ifşa ediyorum. -safım sanırım.-

Buradaki insanların çoğu Türkçe bilmiyor. Hatta yanda bir teyze var, annemi her görüşünde 'Çaav tohtor çaav!' diyor :) Evlerde Kürtçe konuşuluyor. Çocuklar da -haliyle- okula başlamadan Türkçe öğrenemiyor. Ve benim maceram da bununla alakalı.

Ehem. Başlıyorum.
Ekmek almak için evden perişan bi halde çıktım. Apartmanın karşısında minnak bir çocuk çamurlardan bir şey yapıyordu. -bence ayakkabıya benziyordu ama kale de olabilir. net göremedim.-
Sonra kafasını kaldırıp bana baktı. Baktı. Baktı.

Kürtçe olduğunu tahmin ettiğim bir dilde bana bişeyler anlatmaya başladı. Kumdan kalesini/ayakkabısını gösterdi. Arkada otlayan keçileri gösterdi. Beni gösterdi. Baktı. Baktı. Baktı.
Bence söylediklerinin ve bakışlarının meali şöyle;
-Öyle perişansın ki seni çamurdan keçi sandım.

Tabii ben de bu olay karşısında senelerdir kafama kazınan BilBirDil-KonuşBirİng ekolünü uyguladım. 'Bilmediğin Bir Dilde Konuşan Biriyle İngilizce Anlaşmak'

Evet dear okur, çocuğa 'Do you speak English?' diye sordum. Ardından vatandaş bana aynen şöyle baktı. Baktı. Baktı.
Koşarak olay yerinden kaçtım.


Olayın 5. boyutuna bakarsak, senelerdir gördüğümüz İngilizce eğitim sonucu yabancı dil deyince aklımıza İngilizce geliyor. Her Türkçe bilmeyen insana İngilizce Expension Pack'le doğmuş gibi muamele ediyoruz. Suç benim değil, sistemin.

Nice insanlar var Pelin Ba.. Yani İngilizce aksanıyla Türkçe konuşuyor; çok irrite oluyor, hatta hört atak geçiriyor, sıpikırları seviyor, moralleri daaavn oluyor. Yaa. İşte bunların ve benim duyusıpikingliş'imin sorumlusu hep sistem.
Yoksa ben böyle bir saçmalığa imza atmam, beni tanırsınız.

Nasıl Delirdim | Bir Ergenin Sarkastik Macerası

Mardin/Derik'ten size seslendiğim şu dakikalarda manyak gibi sağımı solumu kolaçan ediyor, arada bir de Shakira vari 'shake shake it' hareketlerine gark oluyorum. Zira her tarafta sivrisinek var. (Mardin'de ne işim var? Annem mecburi hizmet için 350 günlüğüne burada. Anneannem ve ben de manevi destek için geldik.)

Ne şartlar altında olduğumu anlattığma göre aksiyon sahnelerine geçiyorum dear okur. Ufak dil sürçmelerini mazur gör.

Ehhem. Öhhöm. -boğazımı temizledim.-

***

Tarih 20 Temmuz 2010, mekan Sun Express Mardin uçağı. Geveze kulaklarında Tanju Okan, bir yandan kafasını sallayıp bir yandan da kitap okumaktadır. -multi tasking.- Derken tuvalete gitmesi gerektiğini fark eder. Tam ayağa kalmışken anons yapılır:
"Nütfen nerlerinize toturup nepniyet kmerlerinizi bağlayınnığz."

Haliyle Geveze koltuğuna geri oturur.

***

Aradan bir vakit geçer, havaalanından koştur koştur emniyete gidilir. Yeşil pasaport için parmak izi verilmeden önce Geveze yine koştur koştur tuvalete gider.

Tam burada ekran kararır. Tekrar aydınlandığında Geveze'ye yakın markaj dalınmaktadır. Geveze'nin suratında ablak, şaşkın, korkmuş, ürpermiş, midesi bulanmış, gözleri yaşarmış, kindar, agresif bir ifade hüküm sürmektedir.

Derken ekran yine kararır. Aydınlandığında jimmy-jib tuvaletin deliğine doğru koşturmaktadır. Delikte ise bir Samsung j700 + 1 gb bellek kartı + hatıra fotoğrafları + telefon numaraları + önemli olayların kayıtlı olduğu takvim dönüp durmaktadır. Dönüp durmaktadır. Dönüp. Durmaktadır.

*** burada reklam girer***
*Onlarınkiy gibi bir yaşamınız olmayabiliyr ama onlarınkiy gibi bir arabanıız olabiliyr. Magnum Gold yiyin Bentley Continental cii tii bişey KAZAN[maşansınıyakalay]IN.
*Arkgo traş jéli. Odom gıbi bakım. -é=hayli açık e.-
*Tütttütütütüüütü. Dimmes limonata. Katkı maddesi içermeyen tek limmonata.
-burada messenger titrer, reklamların kalanını kaçırırım.-
*Mola Bitdi. Coca Colayle keyif sürüyor. Eaaeeaaahhhhş.
***burada reklam biter***

Geveze'nin ağzı önce 'Eedriyıın' der gibi büzülmüş, sonra 'Haaaay seniiii' der gibi açılmıştır. Sonra kapanmıştır. Sonra limon yemiş gibi olmuştur.

Kolları ileri doğru uzanmış ama sadece uzanmıştır. Ve Samsun j700 bütün haşmetiyle tuvaletin deliğine 'şlop' diye düşmüştür. Ekran kararır.

***

Geveze annesini çağırmıştır.
'Ahhahahah. Anne nooldu biliyoo musuan... Ahhhhahah. Telefonum tuvalete düştü. Ühüüüvvaaaaa. Telefonum. Ühüvvaaa. Fotoğraflarım. Ühhüü. Tuvalet. Ühüvvvaaaa. Takvimim. Ühüv. Telefon rehberim. Ühüv. Tuvalete düştü. Ühüvvaaaaaaaa. Düştü. Ahahah.'

Ve anne ben-sana-söylemiştim bakışını yapar. Sonra da;
'Keşke tuvalete girmeden önce telefonun bana verseydin. Hep de cebinde taşıma onu derim ama.' der. Ardından Geveze avaz avaz konuşur:
'Teselli et beniiğ. İstemeden olduuuğ. Cebim çok dardı aslındaağ. Teselli et beniiiiiğ. Tesellliiiii. Senin yüzündeeeen. Eveeeet, senin yüzündeeeeeen.'
'Önemli değil, yenisini alırız. Ama dikkat etseydin keşke.'
'Aceleden unuttuuuaam. Ama senin yüzündeen. Bana hatırlatabilirdiin. Ama hatırlatmadıın. Cebim de dardı. Düşüverdii. Senin yüzündeen. Hatırlatabilirdin. Dardı cebiiiim. Dardııı. Düşmezdiii. Cebiiim.ÜHÜVAAAAAAĞĞAAAHAHAHAHAHAHAHAAAAAH.

Ve ardından görevlilere haber verilir. Ama telefon çıkartılamaz zira delik neredeyse bir metre kadar derindir. Çıkartılmasına imkan yoktur.

Bu Filmden Çıkarılacak Dersler
*Geveze sakar DEĞİLDİR. Sadece kazaya yatkındır.

*Bir ergen;
a. Her zaman haklıdır.
b. Haklı olmadığı zamanlarda a maddesine göre davranılır.

*Bu olanlar tamamen Geveze'nin annesinin suçudur. Çünkü;
a. Geveze'yi sürekli 'Telefonunu cebinde taşıma.' diye uyardığı için şapşallaştırmıştır.
b. Tuvalete girmeden önce Geveze'nin telefonunu almamıştır.
c. Geveze'yi suçlamamıştır.
d. Geveze'nin cebinin dar olduğuna inanmamıştır.
e. Geveze'ye acele ettirmiştir.
f. geveze her zaman haklıdır. bonus track: Ve masumdur.

*Para biriktirmek zor iştir. Hakikaten. Anneyle ananeyi söğüşleseniz bile.

*Geveze'ye acilen N97 alınmalıdır. Çünkü o tuvalet deliğine sığmaz. Yoksa başka bir nedeni yok. Yok tabii.

*Kurallara ve anonslara uymak kötü bir şeydir. Sırf kurallara ve anonslara uyduğunuz için;
a. Telefonunuz tuvalete düşebilir.
b. Hepsi annenizin yüzünden olabilir.
c. Daha önce telefonunuzu cebinizden düşürüp tekrar bulmanıza ve zilyar defa uyarı almanıza rağmen olanlar olabilir. Ama ergenseniz masumsunuz.
d. Gideceğiniz yere geç kalabilirsiniz.
e. Kazulet olabilirsiniz.
f. Saf konumuna düşebilirsiniz.
g. Ya da hiçbir şey olmaz.


Yarınki Derik macerasını bayiinizden ısrarla isteyiniz. Zira yarınki macerada aksiyon, romantizm, kan, revan, yara, bere, sarımsak, tuz ruhu, tornavida, vahşi hayvanlar ve entrika göz dolduracak.

Bunu ben bile hayal edemezdim. Stephen KING

Benim kitaplarımın daha edebi hâli. Geveze bunu nasıl başardı anlamıyorum. Dan BROWN

Çöl ikliminde geçmesine rağmen bize bizi anlatıyor. Seattle Times

Benden daha boş ve popüler olamaz. İmkanı yok. Stephenie MEYER

Ticar... Yani edebi tanıtımlarımıza yeni bir form ekliyor: Çok okunan. Bestseller listelerinin köküne kibrit suyuu! New York Times

Bu öykünün filmini çekmeyi planlıyorum, çok etkilendim. Başrollerde radikal bir değişiklikle Johnny Bonham Carter ile Helena Depp'i oynatacağım. Tim BURTON

Olay Mardin'de geçiyor. Woody ALLEN

Edito: İvit, bu muhteşem övgüleri toplayan harikuleyt yazım, iştee burda:

http://gevezenindunyasi.blogspot.com/2010/12/yeni-baslayanlar-icin-mardin-2-bir-nevi.html

Tercih Tercih, Söyle Bana Var mı Evde Eğitimden Güzeli?

Karar verdim, ben liseye filan gitmeyeceğim. Evde oturup ahşap boyayacak, yüzlerce kedi besleyeceğim.

Zira son birkaç gündür tercih yapmak için bir kafamın üstünde dönmediğim kaldı dear okur. Sen git 487 ortalama yap, sonra da bir yere yerleşeme.. Ben kendime burnumla gülüyorum.

St. Joseph dedim, müdürü rahip dediler. İzmir Amerikan dedim, misyoner dediler. Kabataş olsun dedim, İstanbul olmaz dediler. Ankara Atatürk Anadolu olsun dedim, Ankara olmaz dediler. Konservatuvara gideyim dedim, 4 yıl boyunca şan, keman ve bale eğitiminin sinema kariyerime ne faydası olacağını bilemedim.

Sonra BAL'ı yazayım dedim, müdür yardımcım isyan bayrağını çekti.
'O puanla BAL mı yazılır Geveze? Sen 4000. oldun, oraya 17000. de yerleşecek. Farka bak. Burada da benzeri durum vardı ama biz özel okuluz diye seviye sınıfı yapmıştık. Rekabet ortyamı vardı. Orada ne yapacaksın?' dedi. Sonra bir umut fen lisesi için uğraştı ama kabul etmedim. Aslında BAL konusunda adam haklı. Ama annem gerekli elemeleri yaptıktan sonra İzmir'de başka anadolu lisesi kalmıyor ki.

Bir tanıdığımız da Türk Koleji iyidir iyi, dedi. Sonuçta tercih formuna BAL yazdık. Hatta %99.9999999999 ilk tercihime yerleşecek olmama rağmen annem 4 tane tercih yaptırdı.

Ama benim gelecek planımda daha ilk cümlede belirttiğim gibi evde turşu olarak yüksek lisans yapmak var. Hatta 20 yıl filan sonra The Simpsons'daki Hayvanlı Kadın'ın (bkz. Eleanor Abernathy a.k.a. Crazy Cat Lady) dublörü olacağım. Gecelerce kedi fırçalayıp tüy toplamam gerekse bile yapacağım bunu. Ahahahah. -kafayı kırmış grotesk karakter gülüşü-

Portaakalııı Sooyduuuum

Vücudumun %70lik dilimindeki su beynimi de alıp buharlaşırken yağmurlu, serin ve güzel Londra'yı özlemle anıyoruz. -hakikaten. özledim keratayı.-

Zaten temamı değiştirmeyi planlıyordum, Londra aşkım da depreşince dear okurcum, seni telefon kulübelerine boğdum. Ve dahi yeni müziklerin ilki hariç hepsi Londra'lı. -sniff.-

Sıcaklar artmaya devam ederse de Londra üzerinden İzlanda'ya geçicem. -ohş. buzlar buzullar. serin denizler.-


Az laf çok iş okurcum. Hemen yandaki şarkıların isimlerini yazıyorum; seç, beğen, dinle.

The Rasmus - Sail Away -içinde londra'ya dair bişey geçmeyen tek şarkı.-

3 Doors Down - Landing in London

Coldplay - Cemeteries of London

British Sea Power - Carrion

Radiohead - Fake Plastic Trees

Lilly Allen - LDN

Abarttığımın farkındayım, evet. -birkaç çeşidin içinden çıkamayıp hepsini birden alanlara selam olsun.- Bu arada yandaki anketi oylayıverenler de çok sağ olsun.