Düşünemeyesice




Nasıl daraldım, nasıl sıkıldım anlatamam dear okuyucum...




Evdeyim ve daha önce de bahsettiğim o garip duyguyu yaşadım... Başım döndü, duvarlar üstüme üstüme geldi, sıkıldım, terledim. Soğuk bir duş aldım, kendime gelir gibi oldum ama ciddi ciddi daralıyorum...




Bir afra, bir tafra, bir umursamazlık baş gösterdi bende ki sorma... Annem nasıl dayanıyor şaşıyorum, ben onun yerinde olsam Allah ne verdiyse dalarım kendime...




Bu ülkede bulunmak istemiyorum... Başımı ağrıtıyor artık... Bundan birkaç ay öncesine kadar yurt dışında okuyup da geri dönmeyenlere tarifi mümkü olmayan bir biçimde kızardım... 'Gelişmek için ayrıl, geliştirmek için dön!'dü benim felsefem. Gider yurt dışında okur, master filan yapar, gelir ülkemi kalkındırır, zaten burnu Kaf Dağı'nda olan ülkelere zihnimden bir köşe bile koklatmaz, ülkeme çalışırdım... Yapacaktım bunu... Yapamasam bile denerken heba olacaktım, çünkü inanıyordum ki, gelecekte birileri benim yarım bıraktığım işe devam eder, ülkem eskisi gibi cihanı titreten, saygı uyandıran bir yer olur, bazı köközler kendine gelir... Şaka gibi değil mi? İşte ben bunu düşünüyordum bir zamanlar...




Şu anda nerede miyim? Ah, bilmiyorum sayın okuyucum, bilemiyorum. Ama göç eden beyinleri anlıyorum, bunu neden yaptıklarını, niye boynumuzda kocaman bir halka ile gezdiğimizi anlıyorum... Biz bundan zevk alıyoruz, 'Gel kuzum, gel!' Öyle bir yerdeyiz ki, dünyaya ahlak dersi veren, Türkiye'mizi anka kuşu gibi küllerinden yaratan mavi gözlü kurta dahi 'diktatör' diyebiliyoruz... Bunun üstüne medeni olduğumuzu göğsümüzü gere gere haykırıyoruz...




Şimdiye kadar onlarca Türk olmayan, Avrupalı, Asyalı arkadaşım oldu... Bir kısmında Türklere karşı ciddi bir önyargı vardı... Mesela İngiltere'ye gittiğimde tanışıtığım bir çocukla gayet iyi anlaşmıştık, hata çocuk bana espri yapmış, 'Önceki hayatlarımızda Karma bizi tanıştırmış olabilir mi?' demişti... Sonra Türk olduğumu öğrenip inanmamıştı... Aksanım biraz ilginçtir benim, o yüzden mi, dedim, bir Türk için fazla zeki ve kibar olduğumu söylediği an üzerine atlayıp saçını başını yolmamak için zor tuttum kendimi... O an bile gurur duydum damarlarımda akan kandan. Onlarca Türk arkadaşımla tanıştırdım, buraya davet ettim (bu yaz geliyor hatta) ve binbir güçlükle önyargısını yıktım... Öyle bir durumdu ki, ben onun gördüğü ilk Türk'tüm ama yüzlerce Türk tanımış gibi yargıları vardı, 'herkes öye dediği için'. Derken üniversiteyi burada okumayı bile düşünmeye başladı, ailesiyle filan görüştük messenger'da... Gel, dedim, bizim milletimizin kapıları ardına kadar açıktır herkese... Ama artık bundan emin değilim...




Kaybettiklerimizle kazandıklarımız taban tabana zıt birbirinden... Değişiyoruz, ama maalesef olumlu anlamda değil... Yozlaşıyoruz, inkâra mahal yok, dejenere oluyoruz... Öyle bir durum ki bu, kurduğum cümlede bile 'dejenerasyon' hissediliyor. Kültürümüz, dilimiz gidiyor, o hoşgörü dolu adetlerimiz yerini kanlı bıçaklılarına bırakıyor... Kökeni bile bizden olmayan 'namus' adına neleri bir kalemde siliyoruz bir bilsen... (bkz. namus>nomos, Yun.)




Velhasıl, sıkılmaktayım dear okur... Deseler ki bana, 'Bugün gel, seni bir Avrupa ülkesine/Amerika'ya götürelim!' Bir an düşünmem... Def olup giderim... Zira pencereden dışarı baksam ayrı bir sorun, televizyona, gazeteye baksam ayrı bir sorun... Ayaklarını uzatıp hiç bir iş yapmadan sağa sola laf atanları saymıyorum bile...




Düşünmek illet bir olay... Ağır vergiler alıyor bizden... Kimi zaman sevdiklerini alıyor, ama adını en tepeye yazıyor, kimi zaman aklını alıyor ama benliğine dokunmuyor...


Gitmek istememin sebebi bu zaten... Gideyim, düşünmek istemeyeceğim, 'Hayat boş; eğlen, coş!' diyebileceğim yerlere gideyim... Düşünmeyeyim... Düşünemeyeyim... Ve nihayet rahatlayayım...

2 yorum:

ciyad dedi ki...

benimde canım çok sıkkın be Geveze.

Benim duvarlar sabit ama canım çok sıkılıyor.

Bizimki eskiden dalıodu oklava merdane terlik ne bulursa. Şimdi büyüdük ses çıkartamıyor.

Ben halen onu düşünüyorumda.O kadar net yapamam öss de:)

Aslanım benim:)

Ben kendimi tutamazdım öldürürdüm onu orda iyi sabretmişsin tebrikler.

Daha düzelemeyiz zaten siktiler belamızı 3-5 kişiyle olcak iş değil.

Bende hala sıkılmaktayım .

Boşuna mı blogumun ismini 'öyle birşey' yaptım ben.

Keşke gideyim denildiğinde gidilebilse ben nerelere gitcem var ya of diyorum sana.

EnDipNot: Lan yaşına göre o kadar güzel cümleler kuruyon ki tebrikler diyorum başka bişey demiyorum : ) oku oku oku , zaten 'okumak' manasında yardırmışsın ortalığı :)

Geveze dedi ki...

ah, ah.. sorma valla... gel diyen yok bana :)) olsa şıp diye damlardım olaya... ama geçen gün sıkı bir araştırma yaptım, özel liseler sınavına gireceğim seneye... nereden burs alırsam oraya gitmeyi planlıyorum, artık robert kolej mi olur, izmir amerikan mı, tarsus amerikan mı, st. joseph mi bilemiyorum... ama içim de robert'e göz kırpıyor :)) o liselerin de şöyle bi avantajı var: isttedikleri başarıyı gösterirsen lise 3 ve 4'te yurt dışına postalıyorlar seni, üniversiteyi de elcağızlarıyla buluyorlar... daha ne olsun :))
EnDipNot: ama ben ingiltere'yi amerika'ya tercih ederim :)) (utanmazlıkta sınır yok... sanki buldun amerika'yı da... :P)