Göz Görmeyince...

Anneannem hastalık derecesinde titiz bir kadındır. Gelir geçer yer siler, cam siler, toz alır, ev süpürür... Artık bir nevi hobi oldu, günlük temizlik kotasını doldurmayınca depresif oluypr, bana kızıyor, anneme kızıyor, televizyona kızıyor, komşunun kızına kızıyor...

Annem de çalıştığı için ben anneannemin eline doğmuşumdur. Kendileri benim kankamdır, (kelimenin tam mansıyla.. KAN-KArdeşi. doğduğumda sarılık olmuşum ve anneannemin kanını vermişler bana) sırdaşım, yoldaşım, oyun arkadaşımdır. Ben büyüyünce böyle temizliğe sarmıştır...

Yemek yapmayı de pek sever. Sonr da mutfağı toplar, siler malumunuz...
Aslında, kazın ayağı öyle değildir...
Mutfak dolaplarında hâlâ yağ lekeleri vardır. Ama bizim Kanki, göremediğinden onları tertemiz sanar, (gözlüğü değişti ve aylardır alışmaya çalışıyor. huysuzluk zor zanaat... ileride ben de böyle olursam eyvah!) rahat rahat oturur televizyonunun karşısında... (genelde NTV veya Nickelodeon. Tarzımız var!) Annem hastahaneden döner ve dolapları siler. Bizimki küser, 'Ben silmeyi bilmiyor muyum? Benim yaptığım iş batıyor mu sana?'
Şu anda bunu tartışıyorlar, annem dolapları sildiği için elinde kant kalmadı, bir türlü sonuca varamadılar... Acep gidip davayı bir dahaki 'Anneanne yemeği günü'ne ertelemelerini mi söylesem, yoksa tatlı atışmalarını mı izlesem?

Hiç yorum yok: