Bu sabah yine dershane vardı. Ben kendisini pek bi severim malumunuz.
Ama çok ilginç bir şey oldu: Hiçbir öğretmen beni susmam için uyarmadı.
Nickimden de belli olduğu gibi, acayip geveze bir insanım. Ve niyeyse bu gevezeliğim derslerde daha bir artıyor. Ama yanlış anlamayın, okulda kuzu gibiyim de dershanede bu pek mümkün olmuyor.
Şöyle ki, güzide ülkemizin güzide MEB'i OKS'ye alternetif bir SBS sistemi geliştirdi. İlköğretim 6. 7. ve 8. sınıfta birer sınava girip onların ortalamasına göre bir liseye yerleşiyoruz. Mükemmel! Üç yıl üç stres! Öğrenci milleti olarak nasıl memnunuz anlatamam. Bir de geçen seneki soruları görmeliydiniz, aşırı kolaydı. O sorularla bizi nasıl ayırmayı, yerleştirmeyi planlıyorlar, bilmiyorum.
Yine daldan dala gidiyorum, toparlamalıyım: Bu sebepten dolayı bütün okullar ve dersaneler öğrenci çekebilme adına müthiş bir yarış içindeler. Bunun nesi mi var? Şöyle ki, hepimize yürüyen billboard muamelesi yapıyorlar.
'Öğrencisin, işin ne gücün ne? Ot gibi ol, hiçbir sosyal faaliyete katılma iznin yok. Okul gitmek ve dershaneye gitmek sosyalleşmen için yeter de artar bile!'
Bütün bunların yanına bir de dikkafalılığım eklenince dershane hem benim hem de öğretmenler için işkence haline geliyor. Ben canım sıkılınca konuşuyorum, konuşunca dersten kopuyorum, dersten kopunca canım sıkılıyor... Derken öğretmenlerin sinir katsayısı artıyor. Haklı olarak :))
Fekat bugün öyle olmadı. Çünkü insan kılığında bir musluk gibi geziyorum. Sağ kolum da vahim bir durumda.
İnsan kılığında bir musluk gibiyim, çünkü grip oldum (sayılır). Sağ kolum da spor kazası. Dün akşamın bir vakti arkadaşlarımla basketbol oynamaya çıktık. (Rahat batıyor bana!) En uygunsuz günde. Bütün sabah yağmur yağdı burada. Saha da içler acısı! Ama biz durur muyuz, suya inat oynadık. Tabii çamur içinde kaldık. Sonra bir arkadaş bana şut atarken blok koydu, o da düştü, ben de. Gerçi top da panyaya çarpıp sayıya dönüştü :)
Böylece sağ kolum uf oldu. Galiba şifayı da sahada kaptım. Neyse ki süperanneanne durumu kurtardı, kimyasal x gibi kokan ve çok şüpheli bir biçimde ıhlamur-rezene-adaçayı-toz zencefil-tarçın-karabiber-limon karışımına benzeyen, ballı bir şey içirdi. Böylece boğazım ağrımıyor, öksürmüyorum, başım filan da ağrımıyor, halsiz de değilim ama burnum bütün bu senkronizasyonu bozuyor.
Bütün bu aksilikler yüzünden bugün cici çocuk oldum dershanede. Haliyle bütün öğretmenler şaşırdı, 'Başımıza taş mı yağacak?' dedi. Grip olduğumu fark edince de 'Geçmiş olsun.' dediler ama bence içlerinden geçmemiş olmasını, benim hep böyle cici çocuk olarak kalmamı dilediler.
Bunu ben de isterim ama hiçbir kaza bana etki etmezse veya öğretmenler dersleri daha interaktif işlemezse bir daha bu kadar uslu olamam. Yani hocam, ya virüslerinizi ya da enerjinizi bana yollamanız lazım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder