Deh!

Son dört günüm böyle özetlenir ancak: Deh!

Sıra arkadaşım bile rakibimken, boş durmamalıymışım ben de... Öyle dedi dershanem, öyle dedi okulum. Haliyle hızlandırmalar, etütler yakamızı bırakmıyor, bir de rehberlik çalışmaları var ki, hey yavrum hey!

Eylül demek, tatilin son demleri demek... Ne kurtarırsak kârdır demek... Ama nerede? Sabahın dokuzunda, afyonum patlamamış, göz kapaklarım birbirinden ayrılmamışken dershaneye gidiyorum, 7. sınıfın konularını tekrar etmek için! Sekizinci sınıf farklıymış diğerlerinden, öyle diyorlar. Aramızda kalsın ama, bunu her senenin başında zaten söylüyorlar:
'Birinci sınıf farklıdır, okula alışılır, okuma yazma öğrenilir, hepsinden zordur!'
'İkinci sınıf matematik, hayatbilgisi gibi derslerin geldiği ilk sınıftır, zordur, başkadır!'
'Üçüncü sınıf dörde hazırlıktır, çocukluk psikolojisinden çıkılması gereken yıldır, başkadır!'
'Dördüncü sınıf en zorudur, öğrenci branş öğretmenleriyle tanışır, başkadır!'
'Beşinci sınıf SBS'ye hazırlık yılıdır, büyüdüğünü hissettiğin yıldır, başkadır!'
'Altıncı sınıf SBS yılıdır, ikinci kademe yılıdır, zordur, başkadır!'
'Yedinci sınıf hormonal sellerle geçer, SBS cabası... Ayrıca eşek kadar herifler olduğunuz yıldır, başkadır!'
'Sekizde ilköğretimin en zor konuları görülür, hatalarınız daha az affedilir, hepiniz birer yetişkin sayılırsınız... Sekiz başkadır!'
Deh!

'BAŞKA' kelimesini bir öğretmenden daha duyarsam psikolojik travma geçireceğim..

Salı günü gelen doldurdu giden doldurdu, 'Siz ÖDS'siniz, siz başkasınız!' Eve 'Allah Allah! Haydi bre aslanlaaar!' diye döndük.
Deh!

Çarşamba gelen giden 8in zorluğundan bahsetti, küçüldük, küçüldük, küçüldük... Bütün gazımız uçtu, kendimizi sinek gibi hissetmeye başladık.
Deh!

Bugün de lise soruları çözdük, kafamıza odun gibi düşen konular öğrendik, fen dersinde adeta başka bir dil konuşuyorduk, matematikte hepimiz birer John Nash olduk, deh! Shakır shakır İngilizce konuştuk, hatta tek kelime Törkiş çıkmadı ağzımızdan. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunları gibi hararetli hararetli tartışmalar yaptık, hatta bir arkadaş öyle bir konuya değindi ki aforoz edilmesi işten bile değil, falanca ülke bir ihtilal bekliyor, deh! Rehberlikçimiz öyle bir konuştu ki bizimle, daha çok, daha daha çok şey öğrenmemiz gerektiğini keşfettik, ne kadar formül ezberler, yöntem öğrenirsek kardayız... Hatta her gün 250 soru çözerek işe başlayacak, SBS'ye kadar da 750yi geçeceğiz...
Çüş...

Durma vaktimiz, bir yudum su içip nefeslenme vaktimiz olmasına rağmen 'yol' almak adına mahmuzlanıyoruz ha bire, atalarımız boşuna demiş 'Keskin sirke küpüne zarar' diye...

2 yorum:

Angelica dedi ki...

Eğer yapabilirsen hem eğlen hem çalış geveze. Yok çok zor yok şöyle böyle diyorlar ama 8. sınıf öğrencilik hayatımdaki en güzel yıldı! Birdaha okuyabilirim. Ayrıca bizi 6. sınıfa geçerken çok korkutmuştu sınıf öğretmeni. "Kimse ilgilenmeyecek sizinle yalnızsınız artık kimse umursamıcak sizi nihahaaha" demişti kadın. Halbuki yalan. Amaç korksunlar, çalışsınlar, bizi utandırmasınlar, ineklesinler, sosyal hayat neyinize. Ve aynen "deeh".

Geveze dedi ki...

görür onlar ya :)) burunlarından getiririm bu konuşmayı :)) hem 500 puan alıp hem de gecelere akamaz mıyım sanıyolar :))