Farkında mıyız gençlik, her elimize geçeni kısaltıyoruz... Sürekli bir hareket tasarrufu, bir iş kolaylığı arayışında değil miyiz?
Ceviz kırma aletinden tut da sarımsak soymak, sarma sarmak için basit makineler üretmişiz, maksat zaman kazanmak... Elimize kalem almaz, ayağımızı toprağa sürmez olmuşuz, maksat tasarruf... Sanata ayrılan vakti dahi kısaltmış, sinemayı, tiyatroyu evimize getirmeye çalışmışız.
Öyle ki, dilimize kazınmış bu kısaltma muhabbetleri, 'sçs', 'jk', 'kib', 'ok', 'ntty', 'bby', 'saol' gibi...
Nasıl ifrit oluyorum bu kısaltmalara anlatamam... Ama merakımın gölgesi buraya düşmüyor, zilyon tane kısaltma beni başka bir soruya götürüyor: Her çıkıntıdan kırptığımız bu zamanla ne yapıyoruz?
Gitsem, anneanneme sorsam en büyük dileğin ne diye, gençliğine dönmek ister, bir elli yılı olsa çok farklı işler yapacağından, Yamaha* olacağından dem vurur...
Anneme desem Alaaddin'in Cini'nden ne istersin diye, zaman der, işlerimi yetiştireyim, aileme ve kendime vakit ayırayım.
Dedeme sorsam, ah, der; bir yirmi yıl geri gitsem!
Aydınlanmak istiyorum, madem 'zamanda tasarruf' adına girmediğimiz kılık, yapmadığımız maymunluk kalmadı, niye hâlâ kıyıya atılmış hobiler, çekmecelere saklanmış tutkular var? Niye insan soydaşına vakit ayırmıyor, kendisinden başkası için karşılıksız bir şeyler yapmıyor?
Peki ya madem suya sabuna dokunmadan, arabaya koşulan beygirler için koşmaya geldik dünyaya, niye vakit çalıp duruyoruz?
*Yamaha: Anneannemce Obama.
2 yorum:
hhhoofff aynen yaa
bak ben senin kadar gicik diilim ama iki sey var delirdigim
biri cnm
digeri scs
aq ne bunlar yaaa yazmasan daha iyiydi hea
sinirlendim operim
di mi, sçsymiş, ne o öyle, seni seviyom da yazmak zor geliyo der gibi, cık cık cık...
Yorum Gönder