Sakar!

Kabul, kabul... Sakarım!

Yok yani, eğer yemekhaneden çıkarken kapıyı ıskalayıp elindeki tepsiyi uçuran, dizlerine gelen eteğin üstüne basıp düşen, gözlüğünü silerken kıran, kapıyı kilitleyip anahtarı üstünde bırakıp okula giden ve apartmana girmek için kılıktan kılığa giren, kolunu hafifçe kaşıdığını sanarken eline nemli birşey geldiğinde kolunu kanattığını fark eden, İttihat ve Terakki'cilere Yahudi diyen, su yerine gazoz alıp da kantinciye 'Bana niye su verdin, gazoz istiyorum ben!' diyen, film izlerken galeyana gelip elindeki tatlı tabağını kıran birine söylenecek başka bir şey varsa söyleyin, kendime öyle hitap edeyim :))


Şimdi kel alaka ama; annem diyor ki blogumda İngilizce de yazsam ne hoş olurmuş, Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi hariç İngilizce bişey de okumuyormuşum, kendimi geliştirmem lazımmış... Sen ne dersin ki dear okur; annem haklı mı? Değil di mi, değilll :)) -üzerinde hiç baskı yok, ne düşünüyorsan açıkça söyle-

4 yorum:

orlando dedi ki...

valla aynı şeyler benim de başıma geliyo ben kendime gerizekalı diyorum:D

sen de dene bence korkma :D

Geveze dedi ki...

deniyorum, deniyorum ve denedim...
aslında iyiymiş, insan bi rahatlıyo :))

frambuazlı ruh pastasıyım dedi ki...

sakarlik konusunda, ne desem ki sana. kelin merhemi olsa basina sürer. ama ben hic diz boyumdaki bir eteğe basip düsmedim. sen nasil basardin, cok merak ettim simdi:))
ama ingilizce konusunda annene katiliyorum, keske benim de cevirebilecek kadar ingilizcem olsa da global bir ruhpastasi olsam:))

Geveze dedi ki...

merdivenden çıkıyordum, bi baktım eteğime basmışım, bi de baktım popomun üstünde oturuyorum :)) aslında çok zor olmadı, olay merdiven çıkma tekniğiyle alakalı :))

aslında annem iyi diyor hoş diyor ama pek bir zor geliyor bana :)) yaz, çevir, kontrol et filan, ühhüüü :))