Havalı Çocuk

Bazı bloglarda görüyorum, "havalı olma yolları" adı altında binbir tavsiye, hepsi birbirinden saçma... Buyrunuz, bazıları aşağıda... En sonda da benim nacizane yorumum...



Öncelikle okula giderken saçına başına özen göstermelisin ki dikkat çekebilesin.En önemli kural ise kendine güvendir.Hiç yalan atma.İçinde hep bir mutluluk olsun.Eğer hiç yalan atmazsan öğretmeninin gözüne girersin.Ama sakın derslerini aksatma.Güzel bir kahvaltı yap.Dinç görünmelisin.Derslerde bol bol parmak kaldır.Eğer parmak kaldırma korkun varsa ya çalışmıyorsundur yada yanlış çıkarsa diye düşünüyorsundur.Hiç önemli değil.Kendine güven.Eğer güvenemiyorsan güveniyormuş gibi numara yap.Bir süre sonra bu numaranın gerçeğe dönüştüğünü anlayacaksın.DAHA FARKLI YOL:
Arkadaşlar şimdi size kısa yoldan nasıl havalı olcağınızı yazıcam.Öncelikle giysiden başlayalım:
*Eteğini üstten kıvır.
*Gömleğini dışarı çıkart.Eğer yasaksa ceket giy belli olmaz ama kıvıradabilirsin biraz.
*Eteğine rozet tak(1 veya 2 tane olsun fazla abartma:))
*Saçlarını tenefüslerde ve salmana kızmayan öğretmenlerin dersinde sal.(mutlaka öle 2-3 öğretmen vardır.)
*Derste bacak bacak üstüne at.

Ve davranışlar:
*Kendini kanıtlama çabasında olma.Cool ol.Ama gülümsemeyi unutma!
*Erkeklere karşı çok rahat ol.
*Derslerine çalış..Derslere ve eğlenceye yeterince zaman ayır.Sınavlara çok ama çok iyi çalış!(birkaç gün önceden başlayarak hergün 2-3 saat çalış)

Bunlar kesin kes işe yarar!






Güler miyiz, ağlar mıyız?



Merak ettiğim bazı konular var... Akademik dürüstlük yapıp adresini vermek isterdim fakat yanlış anlaşılmamak için yazmadım. Eğer bu yazıyı okursan bir gün, hemen söyle, ekleyiveririrm linkini. Amacım kendisini küçük düşürmek, kınamak değil. Sadece bazı meraklarım var...


Not: Yazıyı blogundan aldığım arkadaş:(Güzelim, blogunu bir süredir okuyorum, tesadüfen bu yazıyı görünce tutamadım dilimi. Kırdıysam seni, intikamını alabilirsin... o Beren'e söv say, rezil-rüsva et...) Beren kod adlı şahıs benim, yorumumu yayınlamama hakkına sahipsin, sesim çıkmaz bu konuda. Ama o yorum sadece basit bir tavsiye, bir iki merak. Yaşca senden büyüksem ukala bir abla tavsiyesi, küçüksem de kendini bilmez bir bücürün tavsiyesi. Seni kırmak istemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Söylemek istediğin bir şey varsa, bağırıp çağırıp beni rezil etmek istiyorsan ya da başka bir şey için, Hakkımda bölümünden veya bu yazıyı yorumlayarak ulaşabilirsin bana. Her türlü tepkine açığım.

Not2: Bu konuda yazı yazan bir dolu blogcu var... Google'dan bir aramaya bakar, parmaklarınızın ucunda... (ya da burada ve burada, bi de bu ve bu var)




Şimdiii, olayı irdeliyorum...

Nedir bu havalı olmak? Ne işinize yarar havalılık? Sınıfın en yakışıklı çocuğu size çıkma teklifi mi eder? Ayaklarınıza mı kapanır? Her kapı önünüzde açılır mı? Herkes sizi sever mi?


Nasıl havalı oluruz? Saçımızı açıp elektriklendirerek, ağzımızda guatr varmış gibi konuşarak, her erkeği keserek havalı mı oluyoruz?


Eteği kıvırmak ne zamandan beri kaşarlık alameti değil?


Ne oldu da bütün bu ucuzlukları yapanlar 'havalı' oldu?


Görmeyeli havalılık tanımı upgrade mi etti kendini?


Saçlarını salınca ne gibi bir fark atarsın 'rakip'lerine?


Eteğindeki rozetler nasıl bir saygınlık kazandırır sana?


Herkese pislik gibi baksan ne geçer eline?


Bunları yapınca popüler mi olursun, şırfıntı mı?


Bunlara tatminkâr cevaplar verebiliyor muyuz?


Peki ya bunları yapınca ne oluyor? Yani bir insanı 'hava' katsayısına, cüzdanındaki paraya, cümle içinde kullandığı 'abiiii'lerin sayısına, tavladığı erkek niteliğine, kıyafetlerinin aavro cinsinden ederine göre mi değerlendiriyoruz? 'Ezik'lere bulaşmayıp, zaten pasif yapılarına bir sille de biz atmış olmuyor muyuz? Böyle her yakışıklıya pas verip, her sırıtana öpücük atıp, sosyal statü ve servetle doğrudan alakalı arkadaşlıklar kurunca mutlu mu oluruz yoksa 'UCUZ' mu? Banel mi oluruz, yoksa insan gibi insan mı?


Biz bunları yapınca yanımıza üşüşenler arkadaş oluyor mu? Bize bu suni halimizle çıkma teklifi eden erkek bizi gerçekten sevmiş mi oluyor? Bütün bu 'hava'mızı kaybettiğimizde hâlâ arkadaş gibi, sevgili, yâr gibi yanımızda olular mı?


Emin miyiz bunlardan gençlik? Emin miyiz?


Bu 'hava' olayı bizi yaşamımıza yön veren bir stil, bir akım mı, yoksa sadece Beyonce, Kate Moss, Avril Lavigne gibi sevdiğimiz ünlülerin stillerini karıştırıp görüntü kirliliği mi teşkil etmemize neden oluyor? İnsan gibi mi davranıyoruz 'havalı' iken? Dilimizi deforme etmeden mi, beynimizin konuşmadan sorumlu bölgesi ezilmiş gibi mi konuşuyoruz?


En önemlisi, kendimizi ortalıkta bu kadar yelloz yelloz gezerken güzel buluyor muyuz? Aynada kendimizi Tiki gibi görünce mutlu mu oluyoruz millet? Kendimize bu kadar şekilci, pardooon, cool olmayı yakıştırıyor muyuz?


Peki biliyor muyuz, cool olmak bu değil, havalı olmak bu tanımların içinde verilmemiş.


Biliyor muyuz, ihtiyacımız olan şey havalı olmanın ipuçları değil; insan olmanın, arkadaş olmanın, modanın içinden kendimize yakışanı bulmanın, arkadaş seçimini doğru yapmanın, KENDİMİZE ait bir tarz sahibi olmanın ipuçları...


Bu kadar şekilcilik kimseyi mutlu etmez, insanlar kıyafetleriyle ağırlanıp fikirleriyle uğurlanır. Omuzlarda girip küfürlerle çıkmak da, hayalet gibi girip kahraman gibi çıkmak da var işin ucunda. Güzel olan tarafı ise, bu ikisi içinden seçim yapabilecek olmamız.


Farkında değil miyiz, kimimiz içe dönük, kimimiz sosyal, kimimizin burnu hokka gibi, kimimizin gözleri badem gibi... Kimimizin dudakları dolgun, kimimizin saçları muteşem... Farklıyız birbirimizden, duygusal ya da fiziksel, FARKLIYIZ. Çünkü hepimiz toplumun apayrı bir rengiyiz, hepimiz kırmızı, hepmiz mavi olursak toplum olmayız. Bir puzzle'ı birbirinin aynı parçalarla yapamazsınız. Farkımız bu yüzden.


Kimimiz doğuştan lider, kimimiz ise yatıştırıcı, sakinleştirici. Çünkü herkes gaza getirirse, herkes yönetir ya da herkes yönetilirse, FARKımız olmaz, biz biz olamayız, toplum içinde yaşayamayız.

Faklı olmak değil mi asıl amacımız? Hava tutkmuz buradan gelmiyor mu zaten?

Evet, evet, evet...

Havalı mı olmak istiyorsunuz? Hiçbirinizin formüle ihtiyacı yok...


Stil danışmanı mı? Olabilir...


Psikolog? Belki...


Formül? Asla! Çünkü formül sizsiniz, formül i-çi-niz-de! Evet, sizde!


Kimseye dibinizin düşmesine gerekyok ki!


Medyanın, kuyruk acısıyla yananların, hayat felsefesi ye, iç, boşalt olanların dayattıklarına kimsenin ihtiyacı YOK ki sizin olsun!


6 yorum:

Adsız dedi ki...

bir tesadüf sonucu o blogdaki yazıyı bende okumuş bulundum. Gerçekten "güler misin ağlar mısın" dedirtiyor insana.. Umarım herkes bir gün doğallığın gizindeki güzelliği keşfedebilir. Yazınız için de tüm bilinçliler olarak :) teşekkür ediyorum.. Umarım yerine ulaşır ;)

Geveze dedi ki...

ben de umuyorum, bi gün bunu herkes fark edecek de, dilerim o gün çok geç gelmez...
ben de bu kadar uzun bir yazıyı okuyup yorumsuz bırakmadığınız için teşekkür ederim... ;))

Adsız dedi ki...

evet ,gerçekten doğru bi yazı ama ya kndi güzelliğimiz işimize yaramazsa hala makyaj güzelleri ön planda olursa ne yaparsınız_? bn bu duruma çok düştüm ama amacım ne kaşarlık nede havalılık bn sadece biraz daha toplumda yükselmek istiyorum ... Hepsi b

Geveze dedi ki...

tatlım, hiçbir zaman 'kendi güzelliğimiz işimize yaramazsa' diye bir durum sözkonusu değildir... unutma ki dünyada senden bir tane daha yok, eşsizsin... bunu bir düşünsene, istediğin kadar ara, istediğin zaman dilimine bak, senden bir tane daha yok! bunun ne kadar özel bir şey olduğunun farkında değil misin?
makyaj güzelleri dünyada her dönem her moda akımı süresince var olmuştur, bununla baş etmenin en güzel yolu kendinden korkmamak, kendini sevmektir... emin ol o makyaj güzelleri seni içten içe delirircesine kıskanıyorlar... yüzlerinde bir ton boya olmadan hiçbir şeye benzemediklerinden doğal güzelleri gördükçe çatır çatır çatlıyorlar... sen sen ol, o makyaj güzellerinden olma, onlarla yarışmak için makyaj yapma... zaten doğallığınla, kendin olmanla iki sıfır öndesin ;)) makyaj yapma demiyorum, ama makyajı kendinden başka birine dönüşmek için kullanma ;))
toplumda yükselmek bir kişinin fiziğiyle doğrudan alakalı değildir, eğer bir toplum fizik=popülarite diyorsa orada bir sorun vardır... popüler olmak elbette güzel bir duygu ama bunun uğruna arkadaşlarından, sevdiklerinden ve en önemlisi kendinden vazgeçmen hiç de güzel bir durum değil... bir insan dış görünüşüyle dikkat çekebilir, ama sade ve sadece kafasının içindekilerle, kültürüyle, çevreye karşı tutumuyla başkalarını etkiler... toplumda yükselmenin anahtarı budur işte... cool olma yolunda zaten pasif olan arkadaşlarını iyice kendi kabuğuna mahkum etmen senin cool olduğunu göstermez...
kendin ol, eminim bu sayede istediğini elde edeceksin, sadece kendin ol ;))

ramazan dedi ki...

bu yazıların,profilde belirtilen yaş grubundan biritarafından yazılmış olabileceğine inanmıyorum.ya da ben çok gerilerde kaldım,bunca ilerlemiş yaşıma rağmen.
harika bunlar.
gençler,sizi ilgi ile izliyor ve bilgileniyorum.
teşekkürler.

Geveze dedi ki...

asıl ben teşekkür ederim :))
gençlerin şuanki durumu büyüklerin aynasıdır aslında, bu yüzden hepsini bize mal etmek olmaz ;))