Guilty Pleasure -and beyond

Çemçük ağızlı bir Boğaziçili olduğumdan mütevellit, Türkçe başlık atarsam çarpılıyorum.

Guyl. Güyl. GÖL. NÖĞY?

Efendiiim, elin alemin 'guilty pleasure' dediği, ekşi sözlük yazarlarının aziz dilimize 'mahcup zevk' -mahcup yerine mahçup yazan bizden değildir.- ya da 'suçlu zevk' olarak çevirdiği -ben günahkâr haz olarak çevirirdim. çünkü daha muzır.- hadise nedir ne değildir bunun hakkında konuşacağım müsaadenizle. -müsaade benim.- -yine bir cümleyi kısa çizgi arası manasız çıkışlara boğdum. özlemişsiniz di mi? eherehehe-

Nedir Ne Değildir?

Guilty pleasure, günahkâr haz, mahcup zevk, -ne derseniz artık- -tabii ki günahkâr haz dersiniz.- en yalın tarifiyle yapmaktan hem zevk aldığınız hem de suçluluk duyduğunuz küçük sırrınızdır. 'Geçen gün evde tek başınayken bütün perdeleri sıkı sıkıya kapatıp ne yaptığını biliyorum.'unuzdur. -çok incelikle yapılmış bir I know what you did last summer esprisi.- -artık o kadar da incelikli değil.- -çünkü o sizin fesatlığınız, bu da benim odunluğum.-
Biraz daha süslü cümle kurmak gerekirse, anaakım tarafından hor görülen bir şeyi tüketme/bir durumdan zevk alma hâli diyebiliriz. -BEKLE BENİ BOĞAZİÇİ.- Anaakım mensuplarının tükürükler saça saça çemkirmesine maruz kalmamak adına bittabi gizli tutulan günlük hayat sapkınlığınız ortaya çıktığında da eller iki yana açılır, kaşlar havaya kalkar, boyun hafifçe yana kırılır ve terimin İngilizce olmasından kelli itiraz kabul etmeyecek o havalı cümle kurulur:
"Naapayım ağğğbi, bu da benim guilty pleasure'ım."
Bunun üstüne karşınızdaki elemanı sadece gevrek gevrek gülmeye izin verecek bir köşeye sıkıştırır, kendinizi savunmak ve çizikler içinde kalan karizmanızı kurtarmak zorunluluğundan uzakta, hayatınıza kaldığınız yerden devam edersiniz.

Günahkâr Haz ve Ötesi

Bu yazıyı yazdığım süre boyunca Taylor Swift'in One Direction grubundan eski sevgilisi Harry Styles'a yazdığını itiraf ettiği I Knew You Were a Trouble şarkısını loop'a atmam, hatta arada bir yerde yazmaya mola verip Yulaf'ın tüylerini topladığım Ikea rulosunu mikrofon yaparak eşlik etmem; büyük ve pis bir günahkâr hazdan başka şey değil azizim. -cümlenin uzunluğu benim boyumla ters orantılı.-

Ama az önce kafamda çektiğim klip -fonda i knew you were a trouble introsu çalarken charlie sheen odadan içeri girer. beni şöyle bir kesip yamuk gülüşünü yaptıktan sonra yanımdan geçer gider. ansızın kutsal bakire taylor'ımızın şarkısını performe etmeye başlarım. ben mr. sheen'in peşinden şarkı söyleyerek giderken odadaki HERKES, ama HERKES tabii ki yanımda dans eder, dekorları ve benim kıyafetlerimi bir temaya -bakın nasıl da beyaz tenli, sarışın ve kıvırcık saçlıyım- bağlı kalarak değiştirir. mr. sheen arada omzunun üstünden bakarak yamuk güler, yürümeye devam eder. son 'oh trouble, trouble, trouble' kısmından önce durur, bana döner ve elini uzatır. ben de dünyanın en sarışın 'hah'ını yapar, dünyanın en sıkı adamlarından birinin suratına trouble deyip sahneden çıkar giderim.- dünyanın bütün günahkâr hazlarının öylesine ötesinde ki, şimdiye kadar işlediğim bütün günahlar affedilse bile -ki cidden çok pislikçe şeyler yaptım- sırf bunun için cayır cayır yanmam gerekir.
bir bakış baktın kalbimi yaktın

Hiç yorum yok: