kafam çok güzel rerörerö

Blogspot'u açmamakta inat eden denyolar, klavyem girsin hepinize. Oturdukça suratınızda asdasdasd qweqweqweqwe gibi saçma ifadeler belirsin.

Anne zoruyla girdiğim Mango'dan kot tulumla çıktım dün. Nasıl bir mutluluktur şu yaşadığım, tarifi mümkün değil.

Annem bugün -hatta şu anda- ÜDS'ye girmekte. 40 alacağına dair bir his varmış içinde. Dün dedim ama ben, Çılgın Cuma'daki gibi yapalım, ruhlarımız beden değiştirsin; ben senin yerine sınava gireyim, diye. Gerilip gerilip birbirimize çarptık ama olmadı yani.

Geçen gün Sarı Öküzümle birbirimizin üstünden atlıyoruz. Üç beş ekşından sonra yine bucali oturuşu yaptı, ben de üstünden atlayacağım. Gerilip gerilip koştum, tam zıplarken ayağa kalktı saf. Tabii birbirimize girdik, sahada yuvarlandık, bir süre havada durduk ve şahitlerimiz var. Off, çok rezil ve dahi komik bir andı. Hatta güvenlik kamerasından bu görüntüleri alıp bir DVD'ye kaydetti müdür amca. Üzerinde 'Acil Durumu Kurtarma' yazılı kasaya koydu. Kendisinden sonraki müdüre de mektup yazdı:
-Doğal Afet
-Moralman çöküş
-Kantinde çikolata kalmaması
-Bütün öğrencilerin ÖSS'de sıfır çekmesi
-Dünya savaşı
gibi hallerde kasayı açınız. Şifresi xxxxx. İçinden çıkan DVDyi okulcak izleyiniz. İçinde bulunduğunuz durumu unutana kadar başa sarpı tekrar tekrar izleyiniz.

O değil de blogspot da hâlâ kapalı. Levyeyle dalarım ben onlara ya. Çok sinirliyim.

Hâlâ 'hâlâ' yazamayan insanlar var içimizde. Bu insanlara İmlâ Kılavuzu yutturmadıkça ne AB'ye girebiliriz, ne de muasır medeniyetler seviyesine çıkabiliriz bence.

Nicedir bir emo görmüyorum sokakta; bodrumlarda kilerlerde toplanıp anadilde eğitim konulu eylenler düzenlediklerinden korkmuyor değilim. Düşünsene okulların hâlini; 'Anneğ, Emo Dili ve Edebiyatı'ndan kaldım bhen yhaa :(( shu HæL!mLe T@m biR HuZunLu CHoJuq DeG!l m!Y!m?!'

Geçen gün Ankara'dan misafirlerimiz geldiğinde fark ettim ki ben Ankara'yı çok özlemişim ya. Çok çok özlemişim hatta. Bir gitsem, Ulus'ta neyin gezsem, Kızılay'a filan gitsem. Hatta Ulus'a gitmişken DT'de bi oyun izlesem mesela. Gerçi Şinasi de güzel ama Ulus'taki DT'nin anısı büyük bende.

Ananem dört misafirdir filan hep aynı yemekleri pişiriyor. İçimdeki o masum 'misafir geliyooooeee, bissürü değişik yemek yapcaklar heyoooo' heyecanı topraklandı.

Blogspot'u açmayan adamlardan birini gördüm geçen gün. Sen bunun beyni kafasından fırla, 'Bu rezil yerde bir dakika daha durmam ben! Saksı değilim ben, bana saksı muamelesi yapamazsınız! Beni yok saymak ne demek öyle, saksı mıyım ben burada!' diye.. Adam-cağız demiyorum dikkat ettiysen- kalakaldı orada öyle. Boşuna dememiş evrim teorisyenleri 'Kullanılmayan organ vücudu terk eder.' diye.

Geçen dönemden beri zırt pırt burnum kanıyor benim. Strestenmiş, öyle dedi doktorum. -pöh. beeen, streees.. pöh.. sen bilirsin dear okur benim gamsız tasasız yaşantımı..- İşte yaklaşık 2 ay kadar önce burnumun kanamasıyla lavaboya koştum, geri döndüğümde bir apaçi ağlıyor gözleri yaşlı.. Yok canım sen de, bir Nokia C6 çatlak bir ekranla çantamda oturuyor kurumlu kurumlu.. Servise yolladık, 2 ay sonra geldi. Bu süre zarfında Nokia servisi neredeyse Blogspot'u şişleyen -fişleyen?- ademoğlu kadar küfür yedi. Bir ekran çıkartacaksın be adam, bir ekran!! 2 ayda Nokia C7 yaparım ben ya, 2 ay ne gözüm 2 ay!! -böçyle azarladım adamları, nasıl rahat ettim bilemezsin. telefonsuz geçirdiğim süre boyunca servisi kaçırp mahsur bile kaldım ya.. o sinirle ömrüm boyunca kurmak istediğim cümlelerden birini bile kurmuşum, mutluluğunu yaşayamadım doğru düzgün.. 'yetkili biriyle görüşmek istiyorum!'-

Okulun bahçesinde beslediğim bir köpeğim var benim, adını da Sirius koydum. Kapkara bir şey. Nasıl tasasız, nasıl gamsız anlatamam. Başka bir postta maceralarını anlatacağım.



Mim için mail atın bana, mimi cevaplayıp mail atın bana, mail atın bana mail atın bana. Bana mail atın, atın mail bana. Bana atın mail mail mail mail.
chatty_cat@windowslive.com

Hiç yorum yok: