Yaş Odunla Ağızlarına Ağızlarına Vurulasıcalar!

Deep'in sponsorluğunda bir yazıyla daha karşındayım dear okur. En son geçen yüzyılda yazı yazdığımın farkındayım, komşunun batmasından istifade ada görmeye gittim.
Malum, 2015'e kadar adaları elden çıkartacaklarmış. Dedim Kos'u alsam ne güzel olur. Şimdilik 461 liram var, destek çıkarsanız adayı aldıktan sonra bulvarlara sokaklara isminizi veririm. -politika damarlarımda akıyormuş, şu an keşfettim.- Birkaç milyon dolar tek ihtiyacım. Orada Geveze Cumhuriyeti'ni, ya da ne cumhuriyeti yaaa Geveze Krallığı'nı kurmayı planlıyorum. Oh.

Konuyu dağıta dağıta nerelere geldim fekat. Mimim var, onu yazacağım: Gıcık olduklarım.



  • Matematik. En saf haliyle, gerek dört işlem gerek modüler aritmetik. Nefret ediyorum, gıcık oluyorum.

  • Naylon poşet insanları. Onlar ki küresel ısınmayı hiç ciddiye almaz, onlar ki 'Ben öldükten sonra penguenleri kim takar oolum yeeeaaa' der. Geveze ki onları yaş odunla döver.

  • B sınıfı filmler. Bugün bir sinema endüstrisinden söz edebiliyorsak sebebi bu filmlerdir kanımca.

  • Amerika. Hakikaten, Kafka'cığım yazsa bile sevemiyorum. Bir soğukluk var ki içimde, sorma gitsin. -o da bana bayılıyordu zaten olanca 250 milyon nüfusuyla..-

  • El bileklerim. Özellikle de sol. Zira durduk yerde inciniyor ve beni deli ediyor. Sorumluluklarının farkında olmaması da cabası. Saat taktığım bilekte bir oturaklılık, bir saygı arıyorum efendim. -oturaklılık dedim ya, ananem resmen gururdan ağlayacak şu anda.-

  • Sabahları uyanmak. Evet, sabah uyanmak istemiyorum ben, gece uyanmak istiyorum. Gün ışığını göre göre uyanmak çok sinir bozucu. Saat 9 da olsa 12 de olsa az uyumuşum gibi geliyor.

  • Kabuğu soyulmamış domates. Yerken o kabuk öylesine gıcık ediyor ki beni.

  • Fransızca ve/veya İspanyolca bildiğimi bir şekilde duyduktan sonra benden o dilde küfür öğrenmeye çalışan insanlar. Öylesine deli ediyorlar ki beni..
    'Fransızca/İspanyolca konuşsana biii..' diyenlere gıcık olmuyorum mesela, onlar öylesine naif, şirin insanlar ki. En güzel duygunun insanı onlar! Sırf onlar için ezberimde 11 İspanyolca, 6 Fransızca şiir var. Okuyorum, mutlu oluyorlar.
    Ama o küfür insanları fıtık ediyorlar beni. Günlük konuşmayla böylesine ilintili bir şeyde yetkin olmam için o ülkede en azından birkaç ay bulunmam gerektiği gerçeği bir yana -ki ben ne fransa'ya ne ispanya'ya gittim. ühü.- neden küfür öğrenmek isteyeyim ki yahu!

  • Öğrencileri SBS puanlarıyla sınıflandıran manyaklar. Yerleştirme puanımın 491 olması beni Albert Einstein yapmıyor, sakin olun lütfen! -ama onun kadar güzel dil çıkartırım, o ayrı.-

  • Notla tehdit eden öğretmenler. Çölde kaybolmuş yolcuyu susuzlukla tehdit etmekle aynı şey bu yaptığınız.

  • Aşırı duygusal insanlar. Ama çok aşırı böyle. 'Gevezee, elbisem nasııl?' diye çirkiiiin mi çirkin bir elbiseyle çıkıp geldiklerinde 'Eehem, fena değil :)' gibi bir yanıt alıp da 'Sen beni hiç sevmiyorsun ama yaa, hep bana soğuk davranıyorsun zaten.' diyen korkunç insanlar. Gıcık ediyorlar beni.

  • Kaybolan eşyalar.

  • Heyecanla yaptığım programımın dış etkenler yüzünden bozulması.

  • Sabit fikirlilik.

  • Yüzmek. Çok sıkıcı. Bir sporda heyecan ya da rekabet olmaması uykumu getiriyor.

  • Sarı.

  • Fırfır.

  • Odamı toplamak zorunda kalmam.

  • Diplerimin çıktığını göre göre 'Saçının kendi rengi mi buu?' diye soran insanlar.

  • Bembeyaz ayakkabılarını her daim temiz tutan insanlar. Çok kısıkanıyorum onları, öyle böyle değil.

  • Kırılan ucun kalemin içine sıkışıp kalması. Kanser bile eder insanı.

  • Ütüsü bozulmuş gazete. Sayfaları cetvelle ayarlanmışcasına muntazam bir düzene sahip değilse bir gazeye okunmaz bence. Hep diyorum benim gibi takıntılılar için zımbalasınlar şu gazeteleri diye ama kimsecikler duymuyor sesimi. Sırf bu yüzden kapıda pusu kuruyorum evdeki herkesten önce gazeteye ulaşmak için.

  • Kağnı hızında bilgisayarlar.

  • Şiir okuduğunu zannedip aslında bağıran, ağlayan, sümküren ve tükürenler. İçim sıkışıyor onları görünce.

  • Yazılı olmak. Çok geriyor beni.

  • Sıcak hava. Sırf bu nefret yüzünden emeklililk günlerimi İzlanda'da geçireceğim. Hatta manyaklığın dibine vurup tanıdıklarımı İzlanda'daki yazlığıma davet edeceğim. -şair burada ne demek istemiş: kimse gelemeyeceği için bir başıma serin havada björk dinleyip aurora izleyeceğim. nihohoh-

2 yorum:

ilkim dedi ki...

Bayıldım!

Geveze dedi ki...

teşekkürler :)