cmd+alt+eject

Tatilde nasıl bir ruh hali içindeysem artık, manyaklar gibi sabahladım dear okur. -4 am.-1 pm. arası uyku. oh.-
Bu da halihazırda trip atmakta olan uyku düzenimin "Tüm bu yaşananlardan sonra sana nasıl güveneceğimi bilmiyorum Geveze. Sorun bende değil sende. Ben daha iyilerine layığım. Yaşandı ve bitti saygısızca. Arkadaş kalmayalım. Fotoğraflarda benim olduğum kısımları da kesip aldım. Telefonundan da numaramı sildim. Havsalan da pek süper değil, ezberleyememişsindir zaten. Elveda." diyerek kapıyı çarpıp gitmesine yol açtı tabii.
E haklı tabii bi yerde.

Bu acı ayrılıktan sonra da şimdiye kadar yaşadığım 2. en büyük uyku problemimi yaşadım.

İlki geçen yazki saçma sapan somnifobiydi.
Ölmekten korkan biri değilim, ama ölümü yaşamak istiyorum. 'En güzel ölüm, uykuda ölüm.' falan filan muhabbetlerini saçma buluyorum, öldüğünden haberi olmalı yahu insanın; hapşırmıyorsun be adam, ölüyorsun!
İşte bu tribimden dolayı bir ara acayip bir şekilde uyuyamadım. Önceleri neden uyuyamadığımı da çözememiştim, yastığı yorganı görünce saçma bir korku kaplıyordu içimi. Ananemi yatırıp sabaha kadar Cnbc-e izliyordum. -jay leno filan neyse de gece gece yayınladıkları filmler müthiş yalnız. nice zamandır uyuyamıyorum, kafam bi milyon ve iran sinemasından güzide örnekler izliyorum. o kafayla karakterleri filan karıştırıyordum ha bire. aradan farsça kelime yakalamaya çalışıyorum her şeye rağmen. şimdi sorsan darbareye elly hakkında ne hatırlıyorsun diye, 'çok enteresan 'hanım' diyorlardı. haa bi de kız kayboluyordu ama oradaki metaforu anlamadım.' derim.-
Yaklaşık 3 uykusuz günün sonunda kendi kendime sorunun kaynağına inebildim de o zaman fark ettim uyurken ölmekten korktuğumu. Resmen ergen tribi atmışım diye çok güldüm kendime. Önceleri sabah uyumaya başladım, sonra da kendiliğinden çözülüverdi işte.

Ama o ara fark ettim ki uyku bozukluğu rezil bir şey. Yani bir defa dikkatin sürekli dağınık oluyor, mütemadiyen bir şeyleri döküyorsun, bir saçmalık yapıyorsun, düşündüğün şeyi aslında söylediğini fark ediyorsun ve gözlerin acayip acıyor.

Bu ara da uyku düzenimin çekip gitmesinden mütevellit, sürekli uykum var ama uyuyamıyorum. Şu saat oldu hiç uykum yok, saatlerdir kitap okumanın verdiği göz ağrısı var yalnızca. Ama işin fenası bu saatlerde kaçacak delik arayan uykumun sabahları yakamı bırakmaması. Derslerde filan açılıyor da o öğle arası yok mu o öğle arası.. Yağmurdan dolayı voleybol oynamaya filan da çıkamıyoruz, sınıf sıcak, karnım tok, ninni gibi sesler.. -amfi getirip elektro gitar çalıyorlar. yazarın ninni gibi dediği de bu hani.-

İşte böyle anlardan birinde arkadaşlar hiç ama hiç ilgimi çekmeyen bir konudan -yeteneksiz sizsiniz'den bi yarışmacı bişey yapmış da bişey olmuş da çok enteresanmış da..- bahsediyorlardı ki kafamı sıraya koyup yerdeki karoları saymaya başladım.. Sonra da uyudum. Ama bayağı bayağı bir uyumuşum. Sonra gitar çalan vatandaş Paint It Black çalmaya başladı ve ben gözlerimi sonuna kadar açtım. Hiç uyumamış gibi arkadaşların muhabbetine dahil oldum, ortaya da şöyle bir şey çıktı:
-Aslında klasik okumak istiyorum. Annem de Geveze de baskı yapı.. *adımı duyarım ve dalarım. ne var yani, fikrimi sordular sandım ve uyuduğumu anlamasınlar istedim.*
-Kalitesiz işlerden deli para kazanıyor, evet. Klasik olacak ama halk da bunu istemiyor/izlemiyor mu? Yani alakasız pop müziklerle ritmi uyuşmayan bir çaçayı, ne bileyim rumbayı izleyip de 'Hahhha, şarkı 6lık, ama dansın adımları 8lik.. Uc-cuuz, baya-ğııı!' diyor mu san..
-Aaahahahahahahhhahhaahaaa..

Ve ben de bunun üstüne uyuduğumu inkâr ettim pervasızca.. Yemediler tabii, ama en azından denedim.

Velhasıl kelâm, bu gece ne yapıp ne edip uyuyabilmek, yatakta dönüp durmayı, kalkıp kalkıp su içmeyi, portakal yemeyi başka bahara bırakmak istiyorum. Benim de bir muhitim, bir karizmam var, insomniaymış, somnifobiymiş.. Böyle şeylerle onları tehlikeye atamam ben!
Peehh... Yaparım bir cmd+alt+eject, uyurum işte tamam mı!
-buna inandım ama.-

ps. 18 Şubat benim doğumgünümdü. Takvime göre 15 -bence 16- yaşındayım artık.

Haddini Bil Triko

Çok düzenli biri olduğum için bugün soyunma odasında sevgili triko hırkamı düzenli, katlanmış bir biçimde kıyafet çantama yerleştirdim.
Bunun verdiği huzurla Beden Eğitimi dersinde hopladım, zıpladım, voleybol oynadım, futbol oynadım.

Ders bitiminde yeniden soyunma odasına döndüğümde ne göreyim! Benim özenle katladığım triko hırkam çantanın içinde hunharca buruşmuş, yüzsüzce kat izi olmuş, terbiyesizce dağınık duruyordu. O sahneyi gördükten sonra sinirden elim ayağım titredi. Bu nasıl bir terbiyesizlik, bu nasıl bir serkeşlik, bu nasıl bir işgüzarlıktı, bu nasıl bir!!!

Müsaadenle dear okur, buradan triko hırkama sesleneceğim..

Sen ki ne kumaşsın, ne de eli yüzü düzgün bir örgü.. Sen ki ne kışlıksın ne de yazlık.. Sen ki ne kalınsın ne ince.. Buruşmak senin ne hadddine! Ütülesem ütülenmezsin, çekiştirsem düzelmezsin; behey ıspanakzade şimdi geri geri çık huzurumdan.. -sülüman'ın huzurundan çıkarmış gibi, popo gidilen istikameti gösterecek şekilde. trikosun, anlamazsın diye bir de açıklama yapıyorum.-


Meclis uğraştığı boş işleri bırakıp trikoların buruşmasını yasaklayacak yasa tasarısı üzerinde çalışmalı. Evet, doğru duydunuz alçak trikolar, buruşmanız kanunen yasaklanmalı. -buruşmuş bir triko görünce insanda ne moral kalıyor ne de yaşama sevinci..-

Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Benim kol saatim de, telefonumdaki saat de masa saatim de her daim 5 veya 6 dakika ileri olur, sebebini inan ben de bilmiyorum dear okur. Ama tam doğru olduğunda kendimi böyle bir gergin, sıkıntılı hissediyorum. Bir şeyleri kaçırmışım gibi. Freudyen bir saplantı işte..

En son yeni telefon alınca -2 ay kadar önce- saat ayarladım. O zamanki hesabıma göre hem kol saatim hem masa saatim hem de telefonumdaki saat 10 dakika ileriydi. Tatile kadar da bununla ilgili bir problem yaşamadım. 10 dakika erkenciydim zaman zaman.. demek isterim ama iflah olmaz bir tembel, korkunç bir uyuşuk olduğum için her işe ucu ucuna yetiştim.

Ama tatilde fark ettim ki bu COCO, Geveze saatiyle 10 dakika değil, çok dakika geç başlıyor. Annemin saatiyle kıyasladım -ki kendisi müthiş dakiktir. öyle bi annenin böyle bir kızı olması da kriz sebebidir. ruhum uyuşuk yahu.- ve sevgili saaatimin 15 dakika ileri olduğunu fark ettim.

İşte olay bundan sonra rayından çıktı. En son yaptığım rot balans ayarından sonra 3 saatimin de pimine dokunmadım bile. Her nasıl olduysa tatilde benim sevgili saatlerim -'saatim' değil, 'saatlerim' dikkat edersen. sadece biri de değil- 5 dakika daha önden gitmeyi münasip bulmuşlar. Ya da TRT ve annem 5 dakika geriden gelmeye karar vermişler. -ki bunun ihtimal değerini bile tartışmaya gerek yok kanımca.-

Ve bu gün sıra arkadaşım Memur'un -halk- saatiyle kıyasladığımda benim -sanatçı- saatimin tam 20 dakika ileri olduğunu -toplumdan tam 20 dakika ilerden gidip onlara ışık tutu... 20 dakika bu iş için az değil mi yahu? hani Leonardo yıllar, yüzyıllar öndeydi?! onun takvimi bahse girerim halkınkiyle aynıydı, peheyyy.. nasıl bir ilerilikse artık.. sen yüz yıl önden git ama takvimin halkınkiyle aynı yılı göstersin.. halbuki benim ileriliğim de facto ilerilik, ooh sefam olsun. Leonardo'ymuş, Galilei'ymiş, Michelangelo'ymuş; hepsinin ileriliği de jure ilerilik. anca lafta, yasada zaten; nerde icraat?- fark ettim.


İlk defa saatim 20 dakika ileri, pek rahatım pek huzurluyum. -sanırım bir psikoloğa anlatmam gerek bu konuyu dear okur. saatim ileri gittikçe ferahlıyorum, rahatlıyorum yahu. vay bana vaylar bana.- Ama işin en enteresan kısmı benim bu süreç dahilinde saatlerime hiç dokunmamam ve her nasıl olduysa 2 saatimin birden aynı anda ileri gitmesi.. -telefonum uf oldu, serviste. onun saaatinin akıbetini bilmiyorum- 2 yanılıyor olabilir mi yoksa halkım mı geriden gelme kararı aldı anlayabilmiş değilim..
Neyse efendim, siz siz olun saatinizin ileriliğini/geriliğini/fevkalade dakikliğini arada bir kontrol edin de bazıları -benim bi arkadaş- gibi 15 dakika servis beklemeyin ayazda.

nöt: düşündükçe daha garipleşiyor. kim oynadı benim saatimle? hayır kendiliğinden geri kalan saati duydum da kendiliğinden ilerleyen saat de olmaz ki..

Liseli Gencin Takdirname Sevinci

e-okul sağ olsun, artık karne heyecanı yaşayamıyoruz filan derken bu sene sağlam bir şok geçirdim. Okul ve şehir konusunda devrim niteliğinde değişiklikler yapmam ve 9. sınıf olmamdan mütevellit, -bir de sorumsuzluk faktörü var, şşt, aramızda kalsın.- hayatımda ilk defa 4leri gördüm. Azıcık korktum, depresyona girmeye çalıştım ama beceremedim.

Haliyle karne günü de ortalamamın takdire şayan olmadığında karar kılıp karalar bağlamış, teşekkür belgesinin o kadar da büyük bir hakaret olmadığına -takdir karizmatik bir şey. ama teşekkür.. 'hadi yine uğraşmış, bişeyler yapmış.. emeğe saygı + rep, bi de teşekkür..' resmen aşağılama.- kendimi alıştırmıştım. Adım nihayet okunduğunda hüzünle öğretmen masasına doğru yol aldım... Aldım.. Dım.. Dım.. Dım....

*reji, okuyucuyu sise boğar..*

Ama, fekat ve de lâkin kader ağlarını örmüştü.. Zira Geveze'nin dil derslerinde ortalaması dehşetengiz derecede yüksekti ve dil derslerinin kredisi sayısalları döverdi..
Bundan haberi olmayan Geveze'cik safça karnesini alıp sırasına dönerken o korkunç şoku yaşadı..
Oh my dear, Geveze takdir almıştı! -hay bin pelin batu!-
O sevinçle hırkayı gömleği çıkartıp elinde sallayarak bir halaybaşı oldu. Ve dahi öğretmenin sınıftan çıkmayıp kapıdan onu gözlediğinin farkına varmadı.
Sınıf arkadaşları da ona katıldı, 'Sancak alabanda!' gibi komutlar vererek onu yönlendirmekle kalmayıp 'Mardin kapı şen olaaa', 'Urfalıyaam eezelden', 'Pınarbaşı burma burma' gibi güzide eserlerde vokal yaptılar.
Kan ter içinde kalana kadar Geveze önderliğinde halay çektiler, horon teptiler, misket oynadılar. Bir ara apaçi dansı bile yapmaya kalktılar ancak o vakit Geveze kapıda gülmekten perişan olmuş öğretmenin ayrıdına vardı ve hiçbir şey olmamış gibi çantalarını toplayıp sınıftan ayrıldılar.

Tören alanında, olay esnasında çekilen fotoğraflara bakıp gülmekten köpürdüler. Geveze'nin ikinci dönem tamamen 5lerden oluşan -ders isimlerinin bile yazmadığı- bir karne alma kararını alkışladılar ve bu dileğin gerçekleşmesi halinde Geveze'nin tamtam dansı mı kolbastı mı yapacağı konusunda tartışmaya daldılar.. -hem de Geveze'ye ne yapacağını sormayı akıl etmeksizin..-

Geveze eve takdirle gittiğindeyse ev ahalisinden beklediği tepkiyi -ilgiyi- göremedi. Alışkanlıkların gözü kör olsundu, onlar da çok sevinmelilerdi.. -ama anane yorumuyla son noktayı koydu: 'Aman Geveze, yeter artık. Sanki hiç yapmadığın bir şey.. Her zamanki gibi süper işte.'-


Yaa dear okurcum, öğretmene de böyle rezil oldum. Ama anladım ki, şuncacık çalışsaymışım bu kadar stres yapmayacakmışım. Neyse, erimiş dondurma geri dondurulmaz; dondurulsa da eskisi gibi olmaz. -atasözü yaptım, olmamış mı? bence oldu yani. çok da güzel çok da iyi oldu.- İkinci dönem çalışırım artık. -anane bağırır: 'ikinci dönem diyor yahu, tatilde sakın tes kitabı açma!'-

Mardin'den bildirdim, iyi tatiller bütttüüüün dear okurlarıma..