Mastar Eki Patlaması

Ben var fiilimsilerden çok etkilenmek.
İsim fiili kullanmalara doyamamak.



Kimya çalışmaya çalışmak.

Çünkü fen yazılısı günü hasta olmak, öğle arasında eve gelmek, öğretmeni kandırıp yarın için yazılı tarihi almak.

Spor ayakkabıların halini hatırlamak, sanki titiz biriymiş gibi rahatsız olmak, gidip onları fışır fışır temizlemek.

Beyazlamadıklarını görüp 'Aman gülüm Domestooos..' diye banyo dolabına koşmak.

Gözlüğe bile domestos sıçratmak, gülerken dengeyi kaybetmek.

Coşaraktan ayakkabıların bağcıklarını sökmek, onları da çitilemek.

Canhıraş durulamak, üzerinde bebek resmi olan Yumoş'tan azıcık aşırmak.

Kurumaları için balkona götürmek.

Kırk yılın başı yapılan French manikürlerin halini görüp üzülmek, üzüle üzüle silmek.

Kimya testlerinin başına oturmak, oturulan anda kalkmak ve susamak.

Mutfağa giderken halı üzerindeki Domestos'a maruz kalmış noktaları görmek.

Yusuf yusuf olmak.

Korkmak, hem de çok korkmak.

Gidip çikolata yemek. -kendinden iğrenmek, korktuğunda çikolata yemeyi engelleyememek-

Yağlı boyalarla halının rengini tutturmak için uğraşmak, anneye çaktırmadan halıyı boyamak ve altına peçete koymak. Maksat yere geçmesini engellemek.

Sonra tekrar kimya ödevine dönmek.

Eşofmanın üzerindeki beyaz noktaları fark etmek, 'I love Domestooos.' diye mırıldanmak ve yeniden yağlı boyaları çıkartmak.

Eşofmanı kurtarmak, gidip Durgun Don okumak.

Kimya çalışması yalan olmak.

Ama yine de mutlu olmak, çünkü ayakkabıları temizlemek gibi acil bir işi bitirmek ve eşofmanla halının renk tonunu öğrenmek.

Domestos'u yakından tanıma fırsatı bulmak, French manükürü de zaten silecek olmak. Sonra da tüm bu olanları hiçkimseye anlatmama kararı almak ve ortamı terk etmek.

Bütün okuyucuları tembihlemek, hiçkimse bunları Geveze'nin annesine anlatmayı düşünmemek bile.

Yoksa Geveze'nin annesi kızmak, kızmak, çok kızmak. Geveze'yi kuleye kapatmak, saçlarını sıfır numara yapmak. Geveze çikolatasızlıktan depresyona girmek. Fen yazılısına girememek, karneden korkmak, kabuslar görmek.



Ayrıca halıdaki Domestos lekesi tamamen kaybolmak.

Lösev ve Kemik İliği Bilmecesi

Merhabalar dear okur.
Seninle aklıma takılan bir mevzuuyu paylaşmak istiyorum, beni aydınlatabileceğini umuyorum.


Malum, artık dizilerde lösemi, kanser vb. konuları işlemek moda haline geldi. Az önce zap yaparken Makber'de gördüm, kemik iliği bulmak için seferberlik ilan edildi.

Öncelikle;
Lösemide kemik iliğine ihtiyaç duyulma oranı %5 olmasına rağmen bu konuyu işleyen her dizide bir kemik iliği arama furyasıdır gidiyor. Neden? Kemik iliğine olduğu kadar bilinçlenmeye, lösemiye ayrılmış hastahanelere, lösemili çocuklar için eğitim merkezleri ve vakıflara da ihtiyacımız yok mu? -bu ironiyi de verdikten sonra asıl soruma geçebilirim.-


Ülkemizde iki tane kemik iliği bankası bulunuyormuş. Bunlardan biri İbn-i Sina'da, diğeri Çapa Tıp'taymış. Buradan öğrendim.
Elimden geldiğince araştırma yaptım ama yeterli kaynak sayısı gerçekten az. Verdiğim link de Lösev'e ait olduğu için biraz yanlı bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.

Kemik iliği nakli kullanılmaya çok müsait bir durum olduğu için Sağlık Bakanlığı'nın yönetmelikleri bir yere kadar doğru. Tamamen doğru mu tartışılır. -şu anda o yönetmeliği arıyorum, kendimle tartışacağım :)- Ayrıca iliğin hastanın vücudu tarafından reddedilme ihtimali, donör ve hastanın enfekte olma ihtimali kesinlikle çok yüksek. Hassas bir konu.


***

Takıldığım noktalardan ilki şu;
*Lösev'e giden insanlar Lösev'in kendi hastahanesi olan Lösante'de kemik iliği bankası olmadığını ve nakil yapamadığını öğrenince eğer gerçekten bağış yapmak istiyorsa Çapa'ya ya da İbn-i Sina'ya gitmez mi? Ben şahsen giderim.

Öyleyse Lösev niye kasabın önündeki kedi gibi boynunu büküyor? İnsanları niçin bu işlemi yapabilen tıp fakültelerine yönlendirmiyor? Niçin işbirliği yapmıyorlar? Tanıtımları için o kadar broşür basılıyor, hiçbirinde Çapa Tıp veya İbn-i Sina'ya ilik bağışı yapılabileceği yazmıyor mu?


İkinci sorum da şudur ki;
*Lösev Çapa'nın ve İbn-i Sina'nın yetersiz olduğunu inceden inceden söylüyor sitesinde.. Eğer amacı lösemili çocuklara yardım etmekse oturup bir anlaşma yapsalar, fon neyin açsalar; fakülteleri yeterli hale getirseler olmaz mı? Sonuçta Lösev'in adı bile yeter. Her şeyden önce güvenilir bir kurum olduğunu düşünüyorum.
Eğer amaçları lösemili çocuklara yardım etmekse basit bir yönetmelik nedeniyle vaz mı geçecekler yani? Birşeyler yapmıyorlar mı?



Lösev'de gönüllü olarak çalışanınız, bilgisi olanınız varsa beni aydınlatabilir mi? Lösev zaten bu çalışmaları yapıyor mu? Yapmıyorsa niye yapmıyor? Yapıyorsa nasıl destekleyebiliriz?




Bu arada Lösev'e bağışta bulunmak isterseniz;
Avea, Turkcell veya Vodafone'dan 3406'ya SMS atabiliyormuşsunuz. Mesaj bedeli 10 YTL + 2 SMS'miş. Hani aklınızda olsun diye..

This is a BAŞLIK.

Yazılı.. Yazılı.. YAZILI.. Yazılı..
S.. S.. O.. S..

Beynim pörsüdü. Gün itibariyle favori dersim olan matematik yazılısını olduk, bitti. Yarın Türkçe. Ahey ahey ahey..

Bu arada saatlerdir internette manyak manyak geziyorum; perspektif algımı yitirdim. Ekran bi uzak, derin; bir de acayip yakın. Yanımdaki ceviz kabına televizyon ekranının arkasından bakıyormuşum gibi. Geçer di mi?

Bir de ne var biliyor musun dear okur, ananemle Pictureka oynadık.
Kendime geldikten sonra yazacağım.

Yahşi Batı'yı da izledim. Kötü. Neyse benim daha 130 ink. tar. sorusu çözmem lazım.

Siii yu.

Please Don't Stop the Music!

Müziğimiz müziğimiz yepisyeni müziğimiz...


Metallica - Of Wolf and Man

Iron Maiden - Fear of the Dark

Muse - Bliss


Deneme sonrası nemrutluğumla böğürgen böğürgen müzikler ekledim, evet. Bir dahaki sefere Red Hot Chili Peppers filan bulacağım, söz.

Denklem Denkleştirememe

Tam 12 saat sonra sınavda olacağım, tembelim; saatlerdir internette dizi izliyorum.

Ama geçerli bir nedenim var.. Artık dershane kontenjan sınavına ihtiyacım olmadığına karar verdim. -evet, doğru tahmin: kimya çalışmaya çalıştım.- İlköğretimden mezun olup evde oturuyorum. Koç'muş, Robert'miş, St. Joseph'miş.. Pöh!

Belki ahşap boyarım. Örgü örer altın günlerine giderim.. Zira bu zekayla yapabileceğim başka bir şey olduğunu düşünmüyorum ben.

Hacı; bi insan yanma tepkimesinin ürünü olarak CO3 çıkartabilir mi? CO3 diye bir bileşik yok bir defa..

Çok zeki olduğum için katsayıyla neyin uğraşmayıp CO2'ye bir oksijen daha tepiştirdim sanıyorum. Ama sorun şu ki, benim kadar zeki insanlara niye teknik kimya konusu anlatmaya çalışıyor bu garipler?

Hadi kendimden geçtim, meslek lisesi okuyup elektrik-elektronik tükanı açacak adam, etimolog olacak yavru, matematikçi olacak insancık niye bunları öğrenmek için yırtınıyor? Niye ha, niye?

***

Hayal et okurcum, D&R'da imzalı Dan Brown - Kayıp Sembol buldun. Gözlerine inanamıyorsun. Kasaya doğru uçuyorsun, sıranı bekliyor, bekliyor, bekliyorsun. Tam ödeyecekken soruyorlar:
"HCl + NaOH tepkimesi sonucunda elde edilen ürünleri sayamazsanız bunu ancak rüyanızda görürsünüz. Nihahohoha!"
Sonia Sotomayor! Bence de.


{Bu arda HCl + NaOH = NaCl + H2O. Tuzlu su çözeltisi. Böyle buyurdu fen kitabı.}