Gözlerini kocaman kocaman açtı, -kahverengi. fazla kahverengi.- dudaklarını büzüp
"Mick Jagger'ı yakışıklı bulacağını düşünmezdim." dedi.
"Sir'den bahsederken saygılı olmak lazım." dedim.
"Peki. Ama yakışıklı değil." dedi gamzesi yanağına otururken.
"Değil. Ama ne önemi var ki?" dedim. "Öyle mi?" dedi pis pis bakarken.
"Değil mi?" dedim.
"Öyle aslında. Hepimiz aşkın bir ihtiyaç olduğundan bahsedebiliyorsak önemi olmamalı." dedi bu topa girdiğine pek mutlu.
"Öyle mi?" dedim.
"Evet, öyle olmalı. Bir ev ve bir müştemilat aynı şey değil mi aslında?" dedi kuul görünmeye çalışırken. İyi felsefe yapmış olmalıydı ha?
"Katılmıyorum." dedim.
"Neden ama?" dedi aceleyle. Eğleniyor muydu dersin?
"İşlev.." dedim ayağa kalkıp. Meşgul biriyim doğrusu.
"Ama ihtiyaç ihtiyaçtır, değil mi?" dedi. Üzülmüş olmalıydı.
"Sanırım ben hâlâ Oscar Wilde kafasındayım bu konuda.. Belki de sorunum budur, değil mi?" dedim. Cevap verebilirdi belki, dinleseydim.. Ama zaten bağlaçlarla birlikte 41 kelime kullanmıştı ve içinde aşk bile geçiyordu, yeterince tahammül etmiştim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder